“Sivas-Millî Mücadele’nin 108 Günü” okuyucuyla buluşuyor

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasının hayat bulduğu, tam bağımsız ve onurlu bir ulus olarak yaşama mücadelemizi dünyaya duyuran Sivas Kongresi’nde günbegün yaşananlar “Sivas-Millî Mücadele’nin 108 Günü” adlı eserle gün yüzüne çıkıyor. İBB Kültür AŞ yayınlarından çıkan eserde Atatürk’ün Sivas’a geldiği 2 Eylül 1919 tarihinden ayrıldığı 18 Aralık’a kadar süren 108 gün ayrıntılı şekilde anlatılıyor.

Millî Mücadele’nin 100. yılında İBB Kültür AŞ yayınlarından çıkan “Sivas-Millî Mücadele’nin 108 Günü“ adlı eserle Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve Cumhuriyet’in kurucuları, bir kez daha anılıyor. Vahdettin Engin ve Şefik Memiş tarafından hazırlanan belgesel niteliğindeki bu kitap, Mustafa Kemal Paşa’nın memleketi düşman işgalinden kurtarıp Cumhuriyet’i kurma yolunda attığı cesur adımları bir kez daha gözler önüne seriyor.

Sivas’ta 108 gün

Eser, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Millî Mücadele döneminin yol haritasının çizildiği önemli yönetim merkezlerinden biri olan ve fevkalade kararların alındığı Sivas’a Mustafa Kemal Atatürk’ün geldiği 2 Eylül 1919 tarihinden ayrıldığı 18 Aralık’a kadar, bu şehirde geçen günleri tarihî belge ve kaynaklara dayanarak kronolojik bir şekilde okuyucuya aktarıyor. Oldukça titiz bir doküman taramasından, sıkı bir araştırmadan geçen bu çalışma, o dönemin tüm yönleriyle görülmesini sağlıyor.

Kitapta Millî Mücadele’nin başlangıcından Sivas Kongresi’ne kadarki süreci anlatan ayrıntılı bir giriş bulunmakta ve eserin sonunda sonuç metnine yer verilmektedir. Yaklaşık 60 kaynağın kullanıldığı ve 400 sayfa olan kitapta, görsel malzeme olarak gazete kupürlerine ve fotoğraflara yer verilmiştir.

Sivas–Millî Mücadele’nin 108 Günü adlı kitap www.istanbulkitapcisi.com web sitesinden ve İstanbul Kitapçısı mağazalarından temin edilebilecek.

Kitaptan bölümler

1. GÜN (2 EYLÜL 1919 SALI) 

Mustafa Kemal Paşa ve Beraberindekiler Sivas’ta

Erzurum Kongresini düzenleyip ülkenin bağımsızlığına giden yolda önemli kararlar alan Mustafa Kemal Paşa ve yanındaki Heyeti Temsiliye üyelerinin 29 Ağustos’ta Erzurum’dan başlayan yolculukları bugün Sivas’ta sona erdi. İşgal altındaki ülkenin büyük umudu olan bu heyetin karşılanması için törenler düzenlendi. Halk, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilere büyük sevgi gösterilerinde bulundu. Böylece yaklaşık 3,5 ay sürecek olan ve Millî Mücadele hareketinin somutlaşıp kuvvetli bir organizasyon haline dönüşeceği Sivas günleri başlamış oluyordu.

Sivas’ın gazeteci misafiri: Browne

Amerikalı gazeteci Browne da aynı gün Ankara’dan Sivas’a ulaştı.33 Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta Browne için şöyle yazacaktı: “Bir küçük malumat daha vereyim: Sivas’a gelmiş olan gazeteci Browne ile bizzat görüşmeği münasip gördüm. Muhatabını suhuletle (kolaylıkla) anlayan çok zeki bir genç.”

HEYETİN KARŞILANMASI

“Hemen hemen bütün Sivas ahalisi, Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya çıkmıştı”

“… Hepimiz sağ ve salim olarak 2 Eylül akşamı gurupla beraber Sivas’a ulaştık. Sivas’a beş kilometre bir mesafede çadırlar kurulmuş ve hemen hemen bütün Sivas ahalisi Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya çıkmıştı. (…) Sanki bütün Sivas oraya dökülmüştü. Ve millî iştiyakın bütün coşkunluğu ile Mustafa Kemal Paşa’yı bekliyordu. Arabalarımız kalabalığın bulunduğu sahaya girince halk birden bire Mustafa Kemal Paşa’nın otomobilinin etrafını sardı. Neşe çılgınlığı içinde halk bağırıyordu: ‘Hoş geldiniz, safa geldiniz.’

Herkes birbiri ile yarışır gibi Paşa’nın otomobiline koşuyor, elini öpüyor ve sıkıyordu. Bu arada İstanbul’dan gelen bazı arkadaşlarla Bekir Sami Bey’i de görüyorduk. Paşa, imkan nispetinde halkın gösterdiği coşkun tezahürata mukabele etmeye çalıştı. Nihayet yine alkış tufanı arasında yola düzüldük. Hep beraber gurup vaktinde Sivas şehrine girdik.

Sivas halkı geçtiğimiz cadde üzerine iki taraflı yığılmıştı. Alkışlarla ve ‘Hoş geldin Paşa!’ nidalarıyla ve içten kopup gelen bir bağlılık ve inanla Paşa karşılanıyordu. Otomobillerimiz, ikametimize ve Kongreye tahsis edilen Sultani (lise) binasına kadar aynı coşkunlukla uğurlandı.”

Sivas’a gelişinde Paşa’nın üzerinde hâkî renkte sivil bir avcı elbisesi, başında kalpak, göğsünde harp madalyası bulunuyordu.

Vakit Gazetesi, Mehmet Şükrü Bey’in kaleminden karşılamayı yazıyor:

“Halk, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’e samimiyetle kucağını açmıştı, onları kim tevkif edebilirdi?”

***

85. GÜN (25 KASIM 1919 SALI)

Times: “Mustafa Kemal Paşa, Millî Hareketin en büyük lideridir.”

Fevzi Paşa, Sivas’ta törenle karşılandı

İstanbul Hükümeti’nin Anadolu inceleme kurullarından Fevzi Paşa başkanlığında olanı Sivas’a geldi. Heyeti Temsiliye, Karabekir’in ısrarıyla dün akşam üzeri Fevzi Paşa’yı karşılamaya çıkmış, ancak o otomobili bozulduğundan Yenihan’da kalmıştı. Bugün karşılamaya küçük bir birlik gönderildi. Mustafa Kemal Paşa’yı tecrit etmeye çalışan Fevzi Paşa, yarın Karabekir’le görüşecek.

Millî Ordu’ya geçiş

Mustafa Kemal Paşa, Güney Anadolu’da Millî Teşkilat’ın esaslı bir biçimde meydana getirilmesini ve işgal bölgelerinde Millî Ordu esaslarının kurulmasını istedi.

“Fransızlar, Türk jandarmasına maaş vermek istedi.”

Fransızların Maraş’ta Türk jandarmasına maaş vermek istemeleri, Türkler tarafından tepkiyle karşılandı. Mutasarrıf, işgal edilen binalara Fransız bayrakları çekilmesini de protesto etti.

‘Ya istiklalimizi tasdik edecekler, ya son topraklarımızı son insanlarımızın kanıyla sulayacağız’

Milletin kendi hayatını kurtarmak, kendi meşru hakkını müdafaa etmek için çıkardığı sese iştirak etmek her kendini bilen vatandaşın vazifesidir. Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa, umumi şerefsizliğin enkazı altında şunun, bunun şahsi şerefi de parça parça olur. Biz o umumi şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla iştirak ettik.

Dünya milletimizin hayatına ya hürmet edip onun birlik ve istiklalini tasdik edecektir ya da son topraklarımızı son insanlarımızın kanıyla suladıktan sonra bütün bir milletin naaşı üstünde merdud hırs-ı istiklalini tatmin etmek mecburiyetinde kalacaktır. Bu türlü bir vahşete ise bugünkü insanların asabı artık tahammül edemez.

Milletin arzusunu anlayan hükûmet adamlarının vazifesi gayet açıktır. Milletin emniyetini celp etmek, samimiyetle, bila-tereddüt çalışmak, bizi masa başında hesaplaşmağa çağıracak ecnebi devlet adamlarıyla milletin arzusunu açıktan açığa münakaşa etmektir.

Mustafa Kemal Paşa

[Ruşen Eşref ile Amasya’da yaptığı söyleşiden]