Eserlerinde olaya değil, psikolojik tahlillere ve ruh çözümlemelerine ağırlık veren, bilinç akımı, iç konuşma gibi anlatım tekniklerinden yararlanan, roman, öykü, fıkra yazarı Peyami Safa’yı ölüm yıl dönümünde, O’nu anlatan ve eserlerinden alıntılara yer verdiğimiz yazımızla anıyoruz.
Peyami Safa kimdir?
Peyami Safa, 1899 yılında doğdu.
Babasının vefatının ardından hayatı oldukça zor koşullar altında devam eden Safa, ailesinin geçim yükünü hafifletmek amacıyla erken yaşlarda Posta Telgraf Nezareti’nde çalışma hayatına başladı. Rehber-i İttihad Mektebi’nde 1917’de öğretmenlik yapmaya başlayan yazar, 1918’de ise Duyun-ı Umumiye’de memur olarak görev aldı.
Fakirlik ve hastalık dirilticidir. Korkutur ve iradeyi kamçılar. Uyuklayan enerjileri ayaklandırır. Başarmak için korku da ümit kadar şarttır. İnsana, fakirliğin ve insanlığın öğrettiklerini hiçbir okul ve kitap veremez.
Peyami Safa
1918’de ağabeyi ile birlikte çıkardıkları 20. Asır adlı akşam gazetesinde “Asrın Hikâyeleri” başlığı altında yazdığı öykülerle gazeteciliğe atıldı. Son Telgraf, Tasvir-i Efkâr, Cumhuriyet Son Havadis gazetelerinde fıkra ve makalelerinin yanı sıra romanlar da yayımladı.
1928-1940 arasında Cumhuriyet gazetesinde “Server Bedi” ve “Peyami Safa” imzalarıyla yazılar kaleme aldı, köşe yazarlığı ve edebiyat sayfası editörlüğü gibi pek çok işi üstlendi.
“Server Bedi” imzasıyla, 1961’e kadar “Cingöz Recai”nin de aralarında bulunduğu 61 roman kaleme aldı.
Yazar, yapıtlarında olaya değil, psikolojik tahlillere ağırlık verdi.
Peyami Safa aynı zamanda eserlerinde ruh çözümlemelerine de yer verdi.
Eserlerinde; kahramanlarını, kültürlerine, kişiliklerine ve yaşam biçimlerine göre konuşturdu ve onların gözünden çevreye ve olaylara baktı.
Akıcı ve canlı anlatımı olan Peyami Safa, eserlerinde Türkçeyi en iyi kullanan yazarlardandı.
Romanlarındaki başlıca konuları; Doğu – Batı çatışması, varlığın sırları, toplumsal değişimlerin neden olduğu bunalımlar ve ahlak çöküntüsü oldu.
Edebiyatımızda her şeyin kaynağını madde kabul eden anlayışa karşı çıkarak; ruhu, inancı ön planda tuttuğu için mistik yazarlar arasında yer aldı.
“Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” adlı romanı Türk edebiyatının ilk otobiyografik romanıdır. Kitap, aynı zamanda yazarın kitapları arasında kendi hayatından en çok iz taşıyan eser oldu. Çocukluğunun 7 yılını, iltihap kapan kolunun kesilme endişesiyle geçiren ve uzun yıllar tedavi olan yazar, romanında benzer acıları ayağı nedeniyle yaşayan bir karakteri ele aldı.
Peyami Safa’nın bazı kitaplarından alıntılar
“İçimde bir sürü ‘ben’ler kaynaşıyor. Kendimi hangisine bağlayacağımı şaşırıyorum.”
Ve bana Goethe’nin bir safsatasını telkine çalıştı. “Az ümit edip çok elde etmek hayatın hakiki sırrıdır.”
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa
“Hayatın bütün felaketleri, bazen bir torbayı bile yerinden kaldıramayacak kadar iradesiz olmasından geliyordu.”
“Bu zevki çok tadıyor. Bir tepede, başı minarelerin hizasında, sert bir rüzgâra karşı dimdik durarak, dimdik ve yapayalnız kalmak.”
Bir Tereddüdün Romanı, Peyami Safa
Peyami Safa’nın tüm eserlerine buradan ulaşabilirsiniz.