Ian Rankin, Kara Hafta İstanbul Festivali’ne konuk oldu

Türkiye’nin ilk ve tek polisiye edebiyat organizasyonu Kara Hafta İstanbul Festivali kapsamında düzenlenen “Polisiyenin Merkezine Seyahat: Ada’nın Kara Yüzü” isimli oturuma yazar Ian Rankin katıldı. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek polisiye edebiyat organizasyonu Kara Hafta İstanbul Festivali, kapsamında 26 – 29 Kasım 2020 tarihlerinde çevrimiçi oturumlar düzenlendi. Oturumlarda, Ian Rankin, Michael Kardos, Niklas Natt och Dag gibi polisiye alanında uluslararası üne sahip yazarların yanı sıra Ahmet Ümit, Ayşe Erbulak, Elçin Poyrazlar, Erol Üyepazarcı, Hakan Günday, Mesut Demirbilek, Onur Saylak, Sevil Atasoy, Su Tunç, Suat Duman ve Taner Ay gibi önemli Türk yazarlar yer aldı.

29 Kasım Pazar günü gerçekleşen “Polisiyenin Merkezine Seyahat: Ada’nın Kara Yüzü” başlıklı oturuma ise Müfettiş Rebus romanları dünyada yirmiden fazla dile çevrilen ve hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi edinen İskoç yazar Ian Rankin katıldı.

Radyo programcısı, yazar ve polisiye araştırmacısı Sevin Okyay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda polisiye edebiyatının gelişimi Charles Dickens’ın Müfettiş Bucket, Sir Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes karakterlerinin içinde olduğu dedektif karakterlerin gelişimi üzerinden değerlendirildi.

Sevin Okyay’ın Birleşik Krallık ve diğer kültürlerle İskoç hikâyeleri arasındaki farkı sorması üzerine Rankin, İskoç hikâyelerinin her şeyi içeren çok geniş ve özgür bir alana sahip olan cesur hikâyeler olduğunu söyledi.

Suç Topumu Anlamak İçin Başlangıç Noktasıdır

Rankin İskoçların polisiyeye bir kültürün gri alanı olarak baktığını belirterek şunları kaydetti: “Tanımak istediğim bir ülkenin şehrini, politikasını, hangi sosyal problemlerle karşı karşıya olduklarını, yeme – içme kültürünü, insanların davranış ve tepkilerini polisiye romandan öğrenebilirim. Suç özellikle insan doğasını ve bir toplumu anlamak için iyi bir başlangıç noktasıdır. Kısacası polisiye roman bir kültüre girmek, bir topluma adapte olmak için çok kullanışlıdır. Bunu öğrendiğimde hep polisiye yazacağım dedim, çünkü ben İskoçya’ya Edinburgh’a bakmak istiyor; Edinburgh’u mikro bir evren olarak kullanmak istiyordum. Polisiyeye baktığınız modern okuyucunun merak ettiği ya da korktuğu şeyleri görebilirsiniz; trafik, içki problemi, internet üzerinden takipçilik veya kimlik hırsızlığı gibi. Polisiye dünyayı keşfetmem için mükemmel bir alandır.”

Rankin’in açıklamalarının ardından Sevin Okyay iki günlük de olsa Edinburg’a gidip Rebus gittiği yerleri aradığını, sonrasında Rebus romanlarını daha iyi anladığını söyledi. Rankin ise özellikle romanlarında şehri kullanmaya çalıştığını, okuyucunun kendini kurgu değil gerçek bir hikâyede hissetmesini amaçladığını söyledi. Ünlü yazar “Benim romanlarım gerçekleşebilecek olaylar üzerindedir” dedi.

Ian Rankin bir dinleyicinin “Pandemi polisiyeyi değiştiriyor mu?” sorusu üzerine kitap yazmak dışında yapacak bir şeyi olmadığı için normalde iki yılda bir kitap yazarken bu yıl iki kitap yazdığının, hatta üçüncüsünü bile yazabileceğinin altını çizdi. Rankin şunları kaydetti: “Pandemi için birkaç yyıl zaman vermemiz gerekiyor. Tamamen ortadan kalktığında pandemi hakkında güzel romanlar yazılacaktır. Bu yıl turistler ve festivaller yoktu, Edinburg tamamen boştu ve bu haliyle polisiye için çok iyi bir arka plan oluşturmuştu. Fakat ben pandemi polisiyesi yazmayı düşünmüyorum.”

Diğer oturumları buradan izleyebilirsiniz.