Hayatın içinden konuları samimi bir dille aktaran, “Ekmek Kavgası”, “Hanımın Çiftliği”, “Murtaza”, “72. Koğuş” ve “Gurbet Kuşları”nın da aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz esere imza atan roman ve oyun yazarı Orhan Kemal’i, ölümünün 51. yılında O’nu anlatan ve kitaplarında yer verdiği İstanbul’u sizlerle paylaştığımız bir yazıyla anıyoruz.
Orhan Kemal, 15 Eylül 1914’te Adana’da doğdu.
Babasının görevi nedeniyle birçok il değiştiren yazar, yine doğduğu yer Adana’ya dönerek tarım fabrikalarında işçilik, dokumacılık, ambar memurluğu ve katiplik gibi işlerde çalıştı.
1939’da ilk şiirlerini kaleme alan yazar, Nazım Hikmet ile arkadaştı ve ünlü şairin roman denemelerini beğenmesi üzerine şiiri bıraktı ve roman yazmaya başladı. Orhan Kemal’in kaleminden iki yazarın dostluğuna şahit olmak için “Nazım Hikmet’le 3,5 yıl” isimli kitabı okuyabilirsiniz.
Samimiyetle duymadığınız şeyleri niçin yazıyorsunuz? Duyduklarını, duyamayacağın bir tarzda yazıp komikleştirmekle kendinize iftira ettiğinizin farkında değil misiniz?
Nazım Hikmet
Orhan Kemal, ilk düzyazı denemesi “On Sekiz Yaş” adını verdiği romanı yazdı.
Şiirlerinde Raşit Kemali imzasını kullanan yazar, 1943’te yazdığı “Asma Çubuğu” öyküsüyle Orhan Kemal adını kullanmaya başladı.
Yazar, öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işlerken kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Kahramanlarının hayatlarını, sorunlarını ve iç dünyalarını yansıtırken seven ve umutlu olmaya dikkat etti.
Ben gerçekçi bir yazarım. En iyi bildiğim konuları alırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok.
Güçlü gözlem gücü, özgün ve yalın anlatımıyla çok okunan ve sevilen eserler yaratmayı başaran yazar, eserlerinde hızlı bir olay akışının yanı sıra diyaloglara ağırlık verdi.
“Babaevi”nde çocukluk yıllarını, “Avare Yıllar”da gençliğini anlatan Orhan Kemal, sanatının olgun döneminde daha çok Adana çevresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu alırken, Çukurova’nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi.
Öyle ki; yazar başta “Cemile” ve “Murtaza” olmak üzere bu kişileri gerçekten tanımış ve hayatında önemli yer etmiş bu kişilerden uyarlayarak okurla buluşturmuştu.
Ekmek Kavgası, yaşamın içinde karşılaştığı, halkın içinden seçtiği gerçek insanların, ekmek kavgalarını anlatıyordu. Cemile’de ise fabrika işçilerinin yaşamına değinmişti.
1964’te, “Devlet Kuşu” romanına dayanarak uyarlanan “İspinozlar” oyunu ile ilk kez tiyatroya adım atan Orhan Kemal’ın bu eseri, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi.
1967’de ise, 72. Koğuş romanının oyunlaştırdı ve Anlara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Bu oyun ile Ankara Sanatseverler Derneği tarafından “En İyi Oyun Yazarı” seçildi. Tiyatroya uyarlanan diğer eserleri ise; Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı…
“Gurbet Kuşları” filmi çekilmeyince, onu hemen romana çevirdi. Senaryoları genel hatlarıyla sansürden dönüyordu. Senaryolarını “İlhan F. Demir, Yıldız Okur” imzalarıyla kaleme aldı.
1944’te dönemin önemli edebiyat dergisi Varlık’ta yayımlanan “Revir Meydancı Yusuf” adını verdiği hikâyesi ile “En Beğenilen Hikâyeci” seçildi. 1958’de, “Kardeş Payı” adını verdiği öykü kitabı ile Sait Faik Hikâye Armağanı’na layık görüldü. 1969’da, “Önce Ekmek” adlı kitabı ile Sait Faik Armağanı ve Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazandı.
Orhan Kemal, 2 Haziran 1970’te yaşamını yitirdi.
Orhan Kemal’in İstanbul’u
Yazarlığında Adana’dan sonra belirleyici olan ikinci kent olan İstanbul, eserlerinde kahramanlarının serüveninde önemli bir unsurdu.
Gurbet Kuşları”nda İstanbul
“İstanbul da bir İstanbul’du. Dil ile tarifi mümkünsüz. O taksiler, o dolmuşlar, o tramvaylar, otobüsler, vapurlar….”
“Dışarıda yıldız dolu gök, göğün altında bir türkü, yumuşak bir türkü gibi uzanan İstanbul…”
“Devlet Kuşu”nda İstanbul
“Kol kola Taksim’e yürüdüler. Büyük afişleri, çeşitli reklam lambalarıyla sinemalar, tellerde mavi şimşekler çaktırarak gelip geçen insan yüklü tramvaylar, taksiler, gene taksiler, sonra insanlar, insanlar, insanlar…”
“Avare Yıllar”da İstanbul
“Eşi yoktur İstanbul’un ama toprağına altmışar kuruşla ayak basan delikanlılara n’etsin İstanbul, n’eylesin?”
“Sokakların Çocuğu”nda İstanbul
“Sağda solda yıkıldım yıkılacak, tahtaları kararmış evler. Eski İstanbul’un saçakları oymalı, kırmızı kiremitli evleri. Saçaklarında kocaman nalların sallandığı, pencereleri saksılı, saksıları çiçekli, çiçeklerin bağlandığı tahta parçalarına yumurta kabukları geçirili evler.”
“Kötü Yol”da İstanbul
“Islak kirpikleriyle gece yansından sonraki İstanbul’a dalgın dalgın baktı: Evet, büyük, güzel, çok güzel bir şehirdi İstanbul. Uçurum kenarlarında bitmiş göz alıcı çiçekler gibi. İnşam kendine çekiyor, sonra da uçuruma yuvarlanışına sadece bakıyordu.”
Orhan Kemal Müzesi
Orhan Kemal’in anısını yaşatmak üzere İstanbul Beyoğlu’nda, üç katlı bir binada kurulan Orhan Kemal Müzesi’nde, yazarın çoğu Ara Güler tarafından çekilmiş 70 kadar fotoğrafı, aile fotoğrafları, kitaplarının orijinal ilk baskıları, özel mektuplar, hakkında yazılan tez ve makaleler, kullandığı daktilo, özel eşyaları sergileniyor.
Adres: Kılıçalipaşa Mahallesi Akarsu Yokuşu Sokak No.30, 34433 Beyoğlu