Ne var ne yok?

Kültür sanatta bu hafta ne var ne yok?

Sizler için kültür sanatın nabzını tutmaya devam ediyoruz.

Köprüde Buluşmalar Kısa Film Atölyesi Başvuruları Açıldı

14 – 16 Nisan 2026 tarihleri arasında düzenlenecek 21. Köprüde Buluşmalar’ın Kısa Film Atölyesi başvuruları açıldı. 21. Köprüde Buluşmalar Kısa Film Atölyesi, Türkiye’de kısa film üretimini desteklemek, genç sinemacılara yaratıcı bir geliştirme alanı sunmak ve uluslararası işbirliklerini güçlendirmek amacıyla sinemacıları bir araya getiriyor. Atölyeye, geliştirme aşamasında olan ve süresi en fazla 20 dakika planlanan kısa metraj kurmaca veya belgesel projeler başvurabiliyor. Mart ayı boyunca yoğun bir eğitim programının uygulanacağı Kısa Film Atölyesi’ne en fazla dört proje seçilecek. Son başvuru tarihi: 13 Ocak 2026.

“Godot’yu Beklemezken” Oyununa Seul’dan Ödül

Tiyatro Boyalı Kuş, 25. yılını kutladığı bu sezonda uluslararası yolculuğunu Godot’yu Beklemezken yapımıyla da sürdürüyor. Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununa feminist ve çağdaş bir yaklaşım getiren yapım, İstanbul’daki prömiyerinin ardından dünya sahnelerinde de ilgi görmeye devam ediyor. Oyun, bu kez Kore’nin Seul kentinde düzenlenen 25. Dünya İki Kişilik Oyunlar Festivali’ne (World DuoDrama Festival) davet edildi ve gösterimin ardından festival jürisi tarafından Özel Performans Ödülü’ne değer görüldü. Godot’yu Beklemezken, sahnede iki clown oyuncunun hiçbir otoriteye bağlı kalmadan kendi oyunlarını kurmaya giriştiği, doğaçlama ve absürd mizahın iç içe geçtiği çok katmanlı bir performans sunuyor.

Kuşaklar Arası Sanat: Trilogy of Time

The Stay Boulevard Nişantaşı, Renko London iş birliğiyle yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Trilogy of Time” sergisi Türk sanatının üç efsanevi ustası Devrim Erbil, Süleyman Saim Tekcan ve Zeki Faik İzer ile onların mirasını geleceğe taşıyan sonraki kuşağın temsilcilerini bir araya getiriyor. Sergide, Devrim Erbil ile Renk Erbil’in ortak çalışmaları ile Eda Tekcan ve Ayşegül İzer’in eserleri yer alıyor. Sergide, ‘Resmin Şairi’ Devrim Erbil ile Renko London’un kurucusu Renk Erbil’in hem bireysel hem de ortak hazırladıkları eserleri yer alırken, çağdaş özgün baskı sanatının kurucu ismi ve Türkiye’de atölye kültürünün mimarı Süleyman Saim Tekcan’ın kızı ressam Eda Tekcan ve usta ressam ve fotoğraf sanatçısı Zeki Faik İzer’in torunu Ayşegül İzer’in eserleri bulunuyor.

Cem Uslu’nun “Başka Hayat” Oyunu 12 Aralık’ta DasDas’ta

Ödüllü oyuncu Cem Uslu’nun kaleme alıp sahneye taşıdığı Başka Hayat, 12 Aralık Cuma akşamı DasDas’ta izleyici karşısına çıkacak. Başka Hayat ile kendi sanat yolculuğunun en çıplak, en cesur duraklarından birine imza atan Cem Uslu, bu kez kendi elleriyle yeni bir hayat kurmaya çalışan bir adamın, yalnızlıkla, suçlulukla ve akılla sınanan iç dünyasını sahneye taşıyor. Gerçek ile hayalin, umut ile çöküşün iç içe geçtiği bu hikâyede Uslu, insanın hem yıkımına hem de yeniden var oluşuna incelikli bir dille tanıklık ettiriyor. 11 Kasım Salı akşamı DasDas İstanbul’da prömiyerini yapan, 26 Kasım Çarşamba akşamı ise Baba Sahne’de izleyiciyle buluşan Başka Hayat, 12 Aralık Cuma akşamı DasDas’ta seyircisiyle buluşmaya devam edecek.

Dag Solstad’ın “Akıl Almaz Olanı Anlatma Girişimi” Romanı Türkçede

Dag Solstad’ın 1984’te yayımlanan Akıl Almaz Olanı Anlatma Girişimi, Banu Gürsaler Syvertsen çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Roman, yazarın modern toplumda entelektüelin konumu, sıradanlık içinde anonimleşme arzusu ve erkek dayanışmasının karanlık yönleri gibi temalarını kara roman ve melodram öğeleriyle işlerken Solstad’ın kendisini de anlatıya kattığı bir metin. Mimar ve toplu konut planlama müdürü Arne Gunnar Larsen, ailesini terk ederek bir zamanlar tasarladığı Oslo dışındaki uydukente taşınır. İnsanlığa yaraşır bir yaşam alanı olmasını umduğu bu yer, hayal ettiği kolektif hayat yerine yalıtılmış, materyalist ve kasvetli bir gerçeklik sunar. Larsen’in karşı komşuları Ylva ve Bjørn Johnsen’le kurduğu yakınlık, özellikle Ylva’nın çekiminin etkisiyle yön değiştirir ve üçünün yaşamını geri dönülmez biçimde etkiler.

“90’lardan Beri Halı’dayız” Paralelinde Kamu Programları

Salt’ın 90’lardan Beri Halı’dayız sergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’ne bağlı Halı Atölyesi’nin sanat eğitimi ve üretimine yaklaşımını inceliyor. Atölyenin kuruluşundan bu yana titizlikle inşa edilen fiziksel ve kavramsal bağların izini süren sergi, yolu bu mekândan geçmiş sanatçıların ortak üretimleri, kişisel işleri, arşiv malzemeleri ve tanıklıklarından derlenen bir kolaj sunuyor. Salt Beyoğlu’ndaki sergiden seçili işler, farklı disiplinlerden davetlilerin katkısıyla hazırlanan Salt Yorumlama programları ile tartışmaya açılıyor. 6 Aralık Cumartesi saat 14.00’te sanatçı ve akademisyen Burak Delier’in yürütücülüğündeki eleştirel sergi turunda, Halı Atölyesi’nin halı dokuma eğitimini güncel sanatla ilişkilendiren, “beraber öğrenme”ye dayalı pedagojik yaklaşımı ele alınacak.

Mekânın ve Belleğin İzinde Üç Sergi Haliç Sanat’ta

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edilerek Haliç Sanat 1, Haliç Sanat 2 ve Haliç Sanat 3 adıyla birer kültür sanat merkezine dönüştürülen Balat’taki Fener Evleri’nde üç yeni sergi sanatseverlerle buluşuyor. Tansu Kırcı’nın mekân, bellek ve kimlik arasındaki ilişkiyi irdelediği ilk kişisel sergisi “Taşın Belleği” Haliç Sanat 1’de; Özge Kahraman’ın mağara metaforu üzerinden hafıza, zaman ve bilinçaltı arasındaki bağı irdelediği sergisi “Karanlığın Hafızası” Haliç Sanat 2’de; Mine Kemertaş’ın bireysel ve kolektif belleğin iç içe geçtiği bir alan olarak evi yeniden yorumladığı “Boş Ev” sergisi ise Haliç Sanat 3’te izleyicilerin beğenisine sunuluyor.

Türkiye Tiyatro Vakfı’nın Arşivinden Seçilen Eserler “Tiyatro Hazinemizden” Sergisiyle Depo’da

Türkiye Tiyatro Vakfı (TTV) öncülüğünde Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation katkılarıyla hayata geçirilen arşiv sergisi “Tiyatro Hazinemizden”, 31 Ocak 2026 tarihine kadar Depo’da sanatseverlerle buluşuyor. Küratörlüğünü vakfın kurucu başkanı Esen Çamurdan’ın, yardımcı küratörlüğünü Aylin Erkan ve Ceren Uyan’ın, tasarımını Sera Dink’in üstlendiği sergi, tiyatronun sadece sahnede değil; anılarda, belgelerde ve geçmişten bugüne taşınan anlatılarda da yaşayabileceğini gösteriyor. Türkiye Tiyatro Vakfı’nın arşivinden özenle seçilen eserler; sicil defterlerinden kişisel notlara, maaş bordrolarından kurum içi yazışmalara, mektuplardan fotoğraflara, kitaplardan dergilere, sahne tasarımlarından afişlere ve karikatürlere, oyun metinlerinden çalışma notlarına kadar uzanan zengin bir çeşitlilik sunuyor.

Sergen Şehitoğlu “310 Sanatçı Portresi (2025)” sergisiyle ABD’de

SANATORIUM, Sergen Şehitoğlu’nun “310 Sanatçı Portresi (2025)” başlıklı ABD’deki ilk kişisel sergisini 11 Aralık 2025 – 1 Şubat 2026 tarihleri arasında FIERMAN New York’ta sanatseverlerle buluşturacak. Google’ın Arts & Culture arayüzünden toplanan veriler üzerine inşa edilen sergi, bilgi-enformasyon ayrımı ve bilginin hegemonyası ekseninde şekillenirken, listeler, görsel kültür ve sanat dünyası gibi kavramları sorgulamaya açıyor. “310 Sanatçı Portresi (2025)”, bir sanatçının kabul edilme koşullarının hangi yapılarla belirlendiğini listeler, sayısal veriler, enformasyon ve görsel çağ üzerinden ele alıyor. Bilgi-enformasyon ayrımının silikleştiği bu çağda, benzer başka alanlarda olduğu gibi sanat alanında da bu bulanık veriler, bireyin bir topluluk içinde (sanatçı olarak) tanınmasında belirleyici hâle geliyor.