2021’de en çok satan kitaplar!

2021 yılında en çok hangi kitaplar okundu? gelin birlikte öğrenelim. 

Hem Kültür AŞ Yayınları tarafından yayımlanan tarih, kültür, araştırma-inceleme, edebiyat alanlarından kitapların hem de farklı yayınevlerinin tarih, edebiyat, felsefe, politika, turizm, spor, hobi gibi pek çok farklı alandaki kitaplarının satışını gerçekleştiren İstanbul Kitapçısı’nın 2021 verileri açıklandı.

Verilere göre;

2021 yılında en çok satan 10 kitap (Genel)

Balıkçı ve Oğlu –  İnkılap Yayınevi

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor.

Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor.

Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope.

Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.

Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk // Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk / Ciltli –  İBB Kültür AŞ

“Zaten çocukluğumun çoğu günü bu Bandırma Gemisi’nde geçtiği için her tarafını cin gibi bilir ve bu gemiyi çok severdim. Kaptan İsmail Hakkı Amca da beni çok severdi, her seferden dönüşte hediyeler getirirdi.

Beynimde fırtınalar yaratan, hayalimde canlandırdığım bu büyük komutanı görmeden gidemezdim. Babama “Ne olur beni Mustafa Kemal’e götür” diye yalvardım. Babam önce düşündü sonra “Gel bakalım oğlum, bir çaresini buluruz belki” deyince sevinçten kalbim uçuyordu. Kız kulesi açıklarında demirleyen Bandırma Vapuru’na babamla beraber bir sandalla çıktık.

Annemi rıhtıma bırakmıştık. Biraz sonra babam beni bırakıp gittiği yerden dönerek “Gel bakalım oğlum, Mustafa Kemal’e götüreceğim seni” dedi. Hayal mi görüyordum?

Mustafa Kemal’e ayrılan kamaraya geldik, beraberce içeri girdik, karşımda masmavi gözleriyle çakmak çakmak bakan büyük Komutan büyük asker Mustafa Kemal oturuyordu. Bize doğru seslenerek “Hacı Bey, maşallah delikanlı cin gibi, bakışları akıl dolu, gel bakalım yanıma” dedi. Yanına nasıl gittik, elini nasıl öptüm, yanağımı nasıl okşadı ki rüya gibiydi Allahım… Bana “Adın ne senin” diye sorunca kendime geldim “Nurettin efendim” dedim. Bana “Bu ülke hepimizin, ama esas siz gençlerin. Mücadeleden yılmak yok, tamam mı?” dedi. Sonra babama dönerek “Hadi Hacı Bey, artık veda sona ersin, yolumuz uzun” diyerek bizi nazikçe yolladı…”

Nuri Ulusu

Nutuk’a daha önce hiç bu gözle bakmış mıydınız?… “Hatıratlarla Karşılaştırmalı NUTUK”… Mustafa Kemal Atatürk’ün sadeleştirilmiş Nutuk kitabını bölüm bölüm, bizzat yaşanmış hatıralar ve yazılmış hatıratlarla anlatıyor bu eser… Ve yetinmiyor, çerçeve yazılarla hatırat sahiplerini, Milli Mücadele’nin önemli olaylarını, kim kimdir’i anlaşılır bir dille okuyucuya sunuyor. Roman gibi film gibi bir akışla, bir solukta anlatıyor… Milli Mücadele’yi, Vatan’ın nasıl kurtulduğunu, Cumhuriyet’in nasıl inşa edildiğini ve Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor…

“Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk” hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Küçük Prens – Can Yayınları

Küçük Prens, uçağı arızalanınca çöle inmek zorunda kalan ve orada başka bir gezegenden gelen son derece sıra dışı, küçük bir çocukla karşılaşan bir pilotun masalsı öyküsü. Minicik gezegeninden yola çıkıp altı gezegeni ziyaret eden ve her birinde değişik tiplerle tanışan Küçük Prens sonunda yedinci gezegen olan Dünya’ya iner ve pilotla karşılaşır. Pilot uçağını onarmaya çalışırken bir yandan da Küçük Prens’in hikayesini dinler. Evine dönmeye çalışan sadece pilot değil, gezegenini ve orada bıraktığı çiçeğini de özleyen Küçük Prens’tir. Dünyadaki bütün dillere çevrilen ve küçük büyük herkesin başucu kitabı olan Küçük Prens, bizi hayatın olumlu yanlarıyla tanıştıran, her şeye farklı bir gözle bakmamızı sağlayan eşsiz bir hazine.

Kayıp Tanrılar Ülkesi – Yapı Kredi Yayınları

“Babasız çocuklar tanrıya sığınırdı ama o tanrı olmayı seçti.”

Ahmet Ümit’ten polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir roman.

Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.

Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”

Hayvan Çiftliği – Can Yayınları

Bütün Hayvanlar Eşittir Ama Bazı Hayvanlar Diğerlerinden Daha Eşittir…

Günlerden bir gün Malikâne Çiftliği’ndeki hayvanlar, Bay Jones’a karşı birleşir ve başarılı bir isyanla çiftlik yönetimini ele geçirirler. Orası artık Hayvan Çiftliği’dir. Devrim sonrası bütün hayvanlar eşit olacaktır. Hiçbir hayvan gereğinden fazla çalışmayacak, sağılan sütler ve yumurtalar satılmayacak, insan yönetimindeyken yaşadıkları hiçbir kötülük olmayacaktır… Ta ki “iktidar hırsı”na kapılan Napolyon, yönetimi eline geçirene kadar. Yandaşlarının desteği ve ürkütücü köpekleri (gizli polisler) ile çiftlikte her şey onların istediği şekilde gerçekleşir. Gelinen noktada, isyan kahramanı Kartopu (iç mihrak) sürgün edilir, koşum atı Boksör (halk) ölümüne çalıştırılır, hayvanlar artık eskisinden daha fazla açlık çekmektedirler. Nihayet Hayvan Çiftliği’nin yedi kuruluş ilkesinin tek bir ilke haline geldiğini fark ettiklerinde, her şey için çok geç kalınmıştır…

George Orwell’in uzun süre yayıncı bulamadığı, yayımlandıktan sonra, yazarın ününe ün katan başyapıtlarından biri olan Hayvan Çiftliği, usta çevirmen Sevin Okyay’ın şenlikli çevirisiyle…

1984 – Can Yayınları

Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.

George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.

Var Mısın? – Kronik

Güçlü Bir Yaşam İçin

Doğan Cüceloğlu’ndan Tavsiyeler…

“Gençliğimde gergin, stresli, mutsuz günlerim çok oldu. Kendimi suçlu hissettiğim, değersiz gördüğüm dönemler yaşadım. Şimdi hayatım anlamlı, coşkulu ve şükür duygusuyla dopdolu… Neden? İçinde yaşadığım koşulların iyileşmesinden mi? Geliştirdiğim farkındalıkların sonucu mu?”

Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biri. Seksen yılı aşkın ömrünün bir birikimi olarak, şimdi herkesin merak ettiği “hayati” sorulara en samimi cevaplarını sunuyor. Herkes gibi aslında o da hâlâ savaşıyor, keşfediyor, hayata değer katıyor.

Hayatın anlamı nedir?

İnsan kendini nasıl geliştirir?

Umutsuzluk nasıl aşılır?

Şeker Portakalı – Can Yayınları

Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü”dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler.

Satranç – Türkiye İş Bankası

Gestapo tarafından aylarca sorguya çekilen avukat Dr. B., tesadüfen eline geçen bir kitap sayesinde satranç öğrenir ve zamanla ustalaşır. Bütün oyunları ezberler, gecesi gündüzü satranç olur. Serbest kaldıktan sonra Arjantin’e gitmek üzere bindiği gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de vardır. Ve düello kaçınılmazdır.

Stefan Zweig’ın başyapıtı sayılan Satranç, dünya edebiyatının klasikleri arasındadır.

2021 yılında en çok satan 10 kitap (Kültür AŞ Yayınları)

Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk // Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk – Ciltli 

Boğaz Hakkında Her Şey 

Tonguç’un Boğaz’a rehberlik yapan kitabında, ibadethanelerinden saraylarına, müzelerinden yalılarına kadar yeni bilgiler ve çalışmalar yer alıyor.

Doğan Hizlan

Saffet bir desibel sihirbazıdır. Bir insana bir mekânı, bir tabiatı, bir tarihi hangi desibelde, hangi ses tonuyla anlatılmak gerekir sanatını en iyi bilen insandır. Saffet bir detay ressamıdır. Bu dünya cennetinin güzelliklerinin ayrıntıda saklı olduğunu bilen, gösteren insandır. Saffet bir gönül psikiyatrı, bir asri zamanlar hikayecisidir. Saffet rehber değil, yol arkadaşıdır. Onunla bir yeri gezmek, Marco Polo’yla kol kola volta atmaktır.

Ertuğrul özkök

Saffet Emre Tonguç, muhteşem bir öğretmen, hem bir İstanbul beyefendisi hem de şehrin gönüllü elçisi. Tarihin ne kadar kıymetli olduğunu bilen bir hikâye anlatıcısı. 100’den fazla ülkede yayınlanan Dr. Oz programımın Türkiye bölümlerini çekerken beni Göbeklitepe’den Efes’e, Şerefiye Sarnıcı’ndan Ayasofya’ya tarihin tünellerinde dolaştırdı. 1001 Gece Masalları’nın 21. yüzyıldaki temsilcisi o. Kitaplarının sayfalarında keyifle kayboluyorum…

Dr. Mehmet Öz

Onun gibisi yok. En çok gezen, en çok kitap yazan, en çok ödül alan, en çok tanınan ve en çok çalışan rehber… Artık ona ‘rehber’ denmiyor! O bir İstanbul, o bir Türkiye uzmanı. Saffet, dünya şahanesi bir adam. Arkasında sıkı bir eğitim ve birikim var. Önce Şişli Terakki, sonra Boğaziçi’ne giriyor. Beş yılda üç bölümü; turizm, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler ile tarihi bitiriyor. Çok bilgili ama asla insanı bilgisiyle boğmuyor. Ve çok eğlenceli biri. 10 numara yani!!! Boşuna Türkiye’ye gelen bütün ünlü yabancıları o gezdirmiyor. Ama Saffet Emre Tonguç olmak kolay zannediyorsanız yanılıyorsunuz! Gerçekten deli gibi çalışıyor…

Ayşe Arman

Bilge bir gezgin, unutulmuş hikayelerin kaşifi, güler yüzlü, güzel insan… Sen anlatıyorsan eğer o yolu, o yoldan geçmek ayrı bir keyif… Saffet’i uzun yıllardır tanırım, çok misafir ağırladık beraber. O anlattı, biz dinledik. Türkiye tanıtımında ciddi emeği olan, değerli bir markadır. Bilgisi, eğitimi, nezaketi, centilmenliği, sempatisi ve pozitifliği ile çağdaş bir insan, örnek bir beyefendidir…

Demet Sabanci Çetindoğan

Türkiye’nin kültür büyükelçisi… Dünya standartlarındaki bilgisi, görgüsü, iletişim yeteneği, özverisi ve centilmenliğiyle ülkemizin önde gelen değerlerinden. Dostluğu, yardımseverliği ve profesyonelliği bu kadar güzel harmanlayan Saffet hayatımda olduğu için kendimi çok şanslı görüyorum.

Leyla Alaton

İstanbul Hakkında Her Şey / Ciltli  // İstanbul Hakkında Her Şey // Bosphorus The Ultimate Guide 

2010 En İyi Turizm Yayını Ödülü

Tonguç’un İstanbul’a rehberlik yapan kitabında, ibadethanelerinden saraylarına, müzelerinden yalılarına kadar yeni bilgiler ve çalışmalar yer alıyor.
Doğan Hızlan

Saffet bir desibel sihirbazıdır. Bir insana bir mekânı, bir tabiatı, bir tarihi hangi desibelde, hangi ses tonuyla anlatılmak gerekir sanatını en iyi bilen insandır. Saffet bir detay ressamıdır. Bu dünya cennetinin güzelliklerinin ayrıntıda saklı olduğunu bilen, gösteren insandır. Saffet bir gönül psikiyatrı, bir asri zamanlar hikayecisidir. Saffet rehber değil, yol arkadaşıdır. Onunla bir yeri gezmek, Marco Polo’yla kol kola volta atmaktır.
Ertuğrul Özkök

Saffet Emre Tonguç, muhteşem bir öğretmen, hem bir İstanbul beyefendisi hem de şehrin gönüllü elçisi. Tarihin ne kadar kıymetli olduğunu bilen bir hikâye anlatıcısı. 100’den fazla ülkede yayınlanan Dr. Oz programımın Türkiye bölümlerini çekerken beni Göbeklitepe’den Efes’e, Şerefiye Sarnıcı’ndan Ayasofya’ya tarihin tünellerinde dolaştırdı. 1001 Gece Masalları’nın 21. yüzyıldaki temsilcisi o. Kitaplarının sayfalarında keyifle kayboluyorum…
Dr. Mehmet Öz

Onun gibisi yok. En çok gezen, en çok kitap yazan, en çok ödül alan, en çok tanınan ve en çok çalışan rehber… Artık ona ‘rehber’ denmiyor! O bir İstanbul, o bir Türkiye uzmanı. Saffet, dünya şahanesi bir adam. Arkasında sıkı bir eğitim ve birikim var. Önce Şişli Terakki, sonra Boğaziçi’ne giriyor. Beş yılda üç bölümü; turizm, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler ile tarihi bitiriyor. Çok bilgili ama asla insanı bilgisiyle boğmuyor. Ve çok eğlenceli biri. 10 numara yani!!! Boşuna Türkiye’ye gelen bütün ünlü yabancıları o gezdirmiyor. Ama Saffet Emre Tonguç olmak kolay zannediyorsanız yanılıyorsunuz! Gerçekten deli gibi çalışıyor…
Ayşe Arman

Bilge bir gezgin, unutulmuş hikayelerin kaşifi, güler yüzlü, güzel insan… Sen anlatıyorsan eğer o yolu, o yoldan geçmek ayrı bir keyif… Saffet’i uzun yıllardır tanırım, çok misafir ağırladık beraber. O anlattı, biz dinledik. Türkiye tanıtımında ciddi emeği olan, değerli bir markadır. Bilgisi, eğitimi, nezaketi, centilmenliği, sempatisi ve pozitifliği ile çağdaş bir insan, örnek bir beyefendidir…
Demet Sabancı Çetindoğan

Türkiye’nin kültür büyükelçisi… Dünya standartlarındaki bilgisi, görgüsü, iletişim yeteneği, özverisi ve centilmenliğiyle ülkemizin önde gelen değerlerinden. Dostluğu, yardımseverliği ve profesyonelliği bu kadar güzel harmanlayan Saffet hayatımda olduğu için kendimi çok şanslı görüyorum.
Leyla Alaton

İstanbul’un Surları ve Kapıları / Ciltli // İstanbul’un Surları ve Kapıları

İstanbul benzersiz bir kent. Bin beş yüz yılı aşkın süre iki büyük imparatorluğa başkentlik yapmış. Orta Çağ’ın en etkileyici savunma sistemlerinden olan surları önce Bizans’ın, ardından Osmanlı’nın başkentini korumuş.

İstanbul surları dünyanın en büyük tarih ve kültür miraslarından da biri; aynı zamanda İstanbulluların yaşamlarıyla bütünleşmiş, şehri biçimlendirmiş, gündelik yaşamın binlerce yıllık izlerini taşıyan tanıkları.

İstanbul’un Surları ve Kapıları’nda Murat Belge surları bir kültür rotası olarak ele alacak ve bu rota boyunca bize rehberlik edecek. Yol boyunca sur kapılarına uğrayarak Yedikule’den Haliç’e kara surlarını, sonra Haliç boyu semtlerini, ardından Sarayburnu’ndan başlayarak Marmara Surları boyunca Tarihî Yarımada’yı keşfedeceğiz. Sonra Karaköy’e geçecek, İstanbul’un Batı’ya dönük yüzü olan Galata’yı, eski Ceneviz surlarının ve kapılarının izini sürerek arşınlayacağız.

Surların yanı sıra semtleri, insanları, anıtları, her dinden ibadethaneleri ve bunlara eşlik eden efsane ve hikâyeleri de keşfettiğimiz yolculuğumuzun sonuna vardığımızda bir İstanbul kültür turunu bitirmiş olacağız.

Kentimizin zengin tarihine ve kültürüne, çok renkli dokusuna tanıklık edeceğimiz bu tura eşlik ederken İstanbul’a tekrar hayran kalacak, her gün yanından geçtiğimiz, içinde yaşadığımız o zenginliklere farklı bir gözle bakacaksınız.

Kitap hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 

Bu kitapta 30 süper kadın kahraman var. Hepsi cesurca yaşadı, kimsenin gitmediği yollardan gitti ve ilkleri başardı.

Onlar yapabilirse sen de yapabilirsin!

Eğer hayal eder, çok ister ve çalışırsan sen de bir gün kendi kahramanlık hikâyeni yazar, bu topraklardan dünyayı değiştirirsin.

Kitap hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’un Renkleri / Ciltli

İstanbul’daki azınlık halklarından söz edildiğinde ilk olarak Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler akla gelir. Bu cemaatlerin dışında kalan gayrimüslim unsurlar genellikle ihmal edilir. Sadece tarihî metinlerde yahut medyada değil, gündelik sohbetlerde de çoğunlukla bu böyle…

Oysaki İstanbul’un renk paleti şaşılacak denli geniştir: Bulgarlar, Süryaniler, Polonyalılar, Latinler… Onlar da diğer topluluklar gibi “İstanbul” kimliğininve İstanbul kültürünün kurucu aktörleridir. Elinizdeki kitap, öncelikle bu ihmalin yarattığı nahoş duyguları bir nebze de olsa hafifletmek ve İstanbul’un renkleri olarak nitelediğimiz tüm bu toplulukları “içeriden” bir bakışla kavrayabilmek için kaleme alındı.

Bu “içeriden bakış” İstanbul’un kadim sakinlerinin yaşam döngülerini, uğraşlarını, kültürel kodlarını, dini ritüellerini ve tüm bunların tarihsel süreç içerisinde geçirdiği dönüşümü anlamak; şehrin etnik ve kültürel zenginliğini tanımak için bizlere yeni bakış açıları kazandıracaktır. Onların bugüne taşıdıkları kültürel miras kadar“şimdi”ye dönük beklenti ve taleplerini öğrenmenin de birlikte yaşama kültürünü geliştirmemiz adına zaruri bir ihtiyaç olduğuna inanıyoruz.

Bu kitapta yer alan yazılarda anlatılan hikâyeler farklı ancak özlemler ortak…

Toplumsal kırılmalara, siyasi eşiklere gösterilen tepkiler farklı olsa da bugün için yükseltilen talep ve beklentiler ortak…

Günümüz İstanbul’u ağır bir nostalji yükünü sırtlanmış bir şekilde 21. yüzyıl boyunca ilerlerken, varlıklarını yadsımadan; ayrıştırıcı, dışlayıcı veya tektipleştirici tutuma maruz bırakmadan İstanbul’un tüm renklerini kucaklamamız gerekiyor… Çünkü kitap boyunca hissedilen “çok kültürlü, çok sesli İstanbul” vurgusu, nostaljik bir güzelleme olmanın ötesinde bir değer taşıyor. İstanbul’un renkleri bugün hâlâ burada, bizlerle bir arada yaşıyor!

Kitap hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Şube bazlı en çok tercih edilen türler

Eminönü şubesinde dünya klasikleri; Beşiktaş şubesinde dünya klasikleri ve İstanbul konulu kitaplar; Beyoğlu şubesinde İstanbul konulu kitaplar; Müze Gazhane’de çocuk kitapları ve ekoloji – bilim; Karaköy şubesinde İstanbul konulu kitaplar ve dünya klasikleri; Kadıköy şubesinde İstanbul konulu kitaplar ve dünya klasikleri; Panorama 1453 Tarih Müzesi’nde Osmanlı tarihi; Şerefiye Sarnıcı’nda Kültür AŞ Yayınlarına ait kitaplar; Mecidiyeköy’de çağdaş ve klasik dünya edebiyatı konulu kitaplar.

İstanbul Kitapçısı şubelerini keşfedin!

İstanbul’un en güzel lokasyonlarında konumlandırılan İstanbul Kitapçısı şubeleri, kitap  – dergi ve kitap – kafe konseptleri ile toplam 10 şubesinde her gün yüzlerce İstanbulluyu ağırlayan İstanbul Kitapçısı şubeleri sizi bekliyor! İstanbul’un ruhunu en güzel yansıtan noktalardaki şubelerinde kültür sanat etkinliklerine de yer veren İstanbul Kitapçısı’nda gerçekleşecek etkinlikleri buradan takip edebilirsiniz.