Türk resmine ‘Çallı Kuşağı’ tanımını yerleştirecek özgünlükte çalışmalar yapan ve Batı anlayışına geçişte öncüler arasında yer alan, empresyonist ressam kuşağına adını veren İbrahim Çallı’yı, eserleriyle anıyoruz.
İbrahim Çallı, 1882 yılında İzmir’de doğdu.
Ailesinin önerdiği hiçbir işi yapmak istemiyor, berber gibi gittiği yerlerde gördüğü resimlere benzer resimleri duvarlara çiziyordu.
Eve gidince, ‘Köroğlu-Ayvaz’ı düşünürdüm. Müslüman evi, duvarların altı trişe, üstü beyaz badanalı. Sedire oturur, siyah kalemle duvara Köroğlu ile Ayvaz’ı çizerdim. Her çizişte de zılgıtı yerdim tabii, duvarları kirlettin diye.
Askeri okul için İstanbul’a gelen Çallı, 1 yıl beklemek zorunda kalmış, iddialara göre parasını da çaldırınca İstanbul’da zor günler geçirdi. Farklı işlerde çalışmak zorunda kalan Çallı, kendisiyle aynı handa kalan Vefa Lisesi öğrencileri arasına katılarak onların resim dersi aldıkları hocalardan ders almaya başladı.
Daha sonra, Kapalıçarşı’da ressam olan Roben Efendi’den de resim dersleri almaya başlamış, Şeker Ahmet Paşa’nın oğlu İzzet Bey’le tanışmış ve bu sayede Şeker Ahmed Paşa’ya da böyle ulaşmıştı.
İzzet Bey’in sayesinde şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan dönemin Sanayi-i Nefise Mektebi’ne 1906 yılında kaydolmayı başarmıştı. Osman Hamdi Bey, Salvatore Valeri, Ömer Adil Bey, Joseph Warnia Zarceck gibi, figür geleneğini bilen öğretmenlerden oluşan bu okul, 6 yıl eğitim veriyordu ancak akademideki öğrencilerin üstü başı kılıksız gördüğü bu köylü çocuğu okulu üç yılda bitirmeyi başarmıştı.
1910 yılında Maarif Vekâleti’nin açmış olduğu burs sınavını kazanarak Paris Ecole Nationale des Art Decoratifs Fernand Cormon atölyesinde 4 yıl resim eğitimi aldı.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yurda döndü. Enver Paşa’nın isteğiyle, daha a sonra Çallı Kuşağı ressamları olarak anılacak; Feyhaman Duran, Nazmi Ziya Güran, Namık İsmail, Hüseyin Avni Lifiç, Sami Yetik, Şevket Dağ, Mehmet Ruhi Arel, Ali Sami Boyar ile Viyana’da ve İstanbul’da sergilenecek savaş ve Türkiye konulu resimler yaptı.
Viyana ve İstanbul sergilerine, Boğalı Kadın, Topçu Mevzi Alırken, Yaralı, Siperde Sabah, Çadır Önünde ve Subay (karakalem) resimleriyle katılan Çallı, İstanbul sergisinde “Sanayi-i Nefise Madalyası” kazandı. Böylece 1914 Kuşağı ressamları “1914 Çallı Kuşağı” adıyla anılır oldu.
İbrahim Çallı ve kuşağı, ürettikleri resimlerle sanat çevrelerinin dikkatini çekerler. Türk ressamlarının Hoca Ali Rıza ile tanıdıkları ışık ve renk uyumunun yarattığı göreceli çekicilik, Çallı ve arkadaşlarının resimlerinde teknik, bilgi ve beceriyle sanatsal bir kimlik kazanır. Onlar aydınlanma çağının, rasyonel düşüncenin ve bilimin önderliğinin sanata getirdiği değişimi ancak biçimsel olarak yakalayacaklar ve resimlerini bu seçim üzerine kuracaklardır. İbrahim Çallı’nın resimlerinde de kuşağının diğer ustaları gibi ışık ve leke arayışları, yaratılan görsel zenginlik, ön plana çıkar. Ancak İbrahim Çallı’nın üstün yeteneği, güçlü kişiliği, resimlere önemli ayrıcalıklar kazandırır.
Çallı ve kuşağı fotoğrafa bakarak resim yapma alışkanlığını yıktılar. Manzara resimlerini ve natürmortları doğadaki gerçek hallerine bakarak yapan ressamlar olarak Türk sanatına imza attılar.
Sanat anlayışı
Çallı, Türk resminde ilk nü (çıplak) çalışan ressamı olarak da ünlenmişti.
Sonraları manzara ve natürmortların yanı sıra Atatürk devrimlerini ve özellikle Kurtuluş Savaşı’nı konu alan resimler yaptı. Atatürk, Çallı ile Feyhaman’ı Çankaya’ya davet ederek, portrelerini yaptırdı.
Cumhuriyet Döneminde yaşanan, Beyaz Rus akınıyla İstanbul’a gelip bir süre kalan ressam Alexis Gritchenko ile de tanışmış onun yaptığı resimlerden etkilenmişti 1927 yılından itibaren yapmaya başladığı ‘Mevleviler’ isimli seriyle empresyonist teknikten vazgeçti ve Rus ressamın da etkisiyle; grafiğe yakın, şematik ve fazla karışık olmayan bir renk stilini benimsedi. Bu resimlerde Çallı; detaylardan arınmış düz renklere yöneldi.
İbrahim Çallı, 1947 yılında emekli oluncaya kadar İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde adına açılan atölyede resim öğretti.
Meşrutiyet’in ünlü sanatçısı ve ünlü hocası olarak tanınmayı başaran İbrahim Çallı, kuşağı içinde yer alan diğer sanatçılar gibi, döneminin kültür ve sanat olaylarının odağında bulunacak ve bu alanlarda üstüne düşen görevleri de yapacaktır: Serbest Resim Kursları, Galatasaray Sergileri, Harbiye Nezareti Resim Atölyesi (Şişli Atölyesi) gibi…
İbrahim Çallı ve Namık İsmail, Türk resmi içinde “Türk İzlenimcileri” olarak yaklaşımları ve üsluplarıyla resim sanatına farklı bir görüş getirdi. Onların sayesinde ilk kez kadın resimleri yapılamaya başlandı.
Çallı, iç ve dış mekan resimleri de yaptı. Bu çalışmalar içinde de kadın ve erkek figürlerine de yer verdi.
Çallı, 22 Mayıs 1960 yılında vefat etti.
Kaynak:
Tevfik Elçioğlu, İbrahim Çallı, Grafik Saati, İstanbul
Serdar Güven, Ankara Devlet Resim Ve Heykel Müzesinde 1914 Kuşağı, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği ve D Grubu Ressamlar, Yüksek Lisans Tezi
Celal Esad Arseven, Türk Sanatı Tarihi, III. Cilt
Taha Toros, İbrahim Çallı http://www.antikalar.com/ibrahim-calli
Fatih Başbuğ, 1914 Çallı Kuşağı’nın Türk Resim Sanatına Etkisi, Selçuk Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 29, Sayfa 371 -392, 2010
isteataturk.com
Arkas Sanat Merkezi
Anadolu Ajansı