Tiyatro ile başlayan oyunculuk yolculuğu, sinemaya adım attığı Günahsızlar’dan Küçük Hanımefendi’ye, Turist Ömer ve Ofsayt Osman’dan Yengeç Sepeti’ne uzanan Sadri Alışık’ın izleyicilerin kalbinde iz bırakan hayatına dair notları derledik.
Sadri Alışık’ın oyunculuk aşkı altı, yedi yaşlarındayken Naşid Özcan Tiyatrosu’nu izlemesiyle başladı. Ardından arkadaşları bilye oynayıp, uçurtma uçururken o, piyesler hazırlayıp mahalle arkadaşlarına oyunlarını sundu.
1939’da Eminönü Halkevi’nde amatör olarak çıkan Alışık, 1943’te Raşit Rıza Tiyatrosu’nda profesyonel oldu. Küçük Sahne, Oda Tiyatrosu, Kent Oyuncuları gibi topluluklarda pek çok oyunda yer aldı.
200’ün üzerinde filmde rol alan sanatçı, 1946 yılında ilk filmi “Günahsızlar” ile tiyatrodan Yeşilçam’a adım attı.
Filmlerinde genellikle toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğe ve doğruluğa önem veren karakterleri oynadı.
Ayhan Işık’ın başrolünü oynadığı “Helal Olsun Ali Ağbi” filmi Turist Ömer serisinin başlangıcı oldu.
“Turist” traş olmaz, gri pantolon, ekose gömlek, delik fötr şapka ve ökçesi basık pabuç giyen bir adamdır… Espri yapar, karşısına çıkanları, sözle, nükteyle “harcar”… Ama “Turist” iyilik sever, yaşadığı andan ilerisini düşünmez, çalışmaz, işsizdir, içkiye düşkündür fakat kadın problemi yoktur. Karnı acıkınca doyurmak aklına gelir. Beceriksizdir, bu yüzden de sevimli ve cana yakındır.”
Alışık, 1971’de “Küçük Serseri” filmiyle Antalya Altın Portakal En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü, 1966 yılında “Ah Güzel İstanbul” filmiyle Sanremo Bodrig Hera Güldürü Filmleri Şenliği’nde Gümüş Ağaç Plakası Özel ödülünü, son filmi olan “Yengeç Sepeti”yle de 1994 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.
Kendine özgü selamı ve içten duruşuyla filmlerdeki Sadri Alışık
Turist Ömer (1964)
Şaka ile Karışık (1965)
Ah Güzel İstanbul (1966)
Sadri Alışık’ın en önemli filmleri arasında yer alan, Atıf Yılmaz’ın yönettiği ”Ah Güzel İstanbul” filmi, SANREMO ”Bodrig Hera” Güldürü Filmleri Şenliğinde, Gümüş Ağaç Plakasi Özel Ödülü’nü alır.
“Soylu ve varlıklı bir İstanbul ailesinden gelmekte olan; fakat yıllara ayak uyduramamış Haşmet, babasından kalan yalıyı satmış, bahçesindeki gecekonduda satmaya kıyamadığı piyanosuyla birlikte yaşamaktadır. Geçinebilmek için tek yaptığı şey sokak fotoğrafçılığıdır. Bir gün yine fotoğraf çekerken Ayşe ile tanışır. Köyünden ünlü olmak için kaçan, genç ve saf Ayşe’ye kalacak yeri olmadığı için evini açar. Onu tanıdıkça ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Fakat Ayşe amacına ulaşır ve Haşmet’ten uzaklaşır.”
Başarılarla dolu oyunculuk kariyerinin yanında Sadri Alışık, 45’lik plaklar dolduran, yağlı boya ve kara kalem tablolara da imza atan, şiirler yazan çok yönlü bir sanatçı olarak karşımıza çıkar. Sadri Alışık’ı ölüm yıl dönümünde, “İstanbul Şehri Şiiri” ile saygı ve özlemle anıyoruz.