İBB Kültür AŞ işletmesindeki tarihî Şerefiye Sarnıcı, gizemli ve büyülü hikâyesiyle en bilinen mitlerden olan Şahmeran heykellerine ev sahipliği yapıyor.
1600 yıllık tarihiyle görenleri büyüleyen Şerefiye Sarnıcı, Anadolu kültürünün en mistik hikâyelerinden olan Şahmeran’ın farklı üsluplarda tasarlanmış heykellerini ziyaretçilerle buluşturuyor. Sanatçılar Bubi, Fırat Engin, Mehmet Sinan Kuran, Haydar Akdağ ve Seydi Murat Koç tarafından tasarlanan heykeller, yüzyıllar öncesinden gelen mitolojik bir hikâyenin modern sanatla buluşması olarak karşımıza çıkıyor.
Şerefiye Sarnıcı’nın bahçesinde ve içerisinde sergilenen eserler, sanatçıların Şahmeran figürünü kendi bakış açılarıyla yorumladıkları ve ona özgün bir ifade kazandırdıkları bir halde karşımıza çıkıyor. Sanatçıların kendi duygusal zenginliğini ve yaratıcı perspektifini yansıtan heykeller aynı zamanda Şahmeran’ın eşsiz güzelliği ve mitolojik anlamını farklı bir dille ziyaretçiye sunuyor.
Şahmeran hikâyesi hakkında;
Hiç eskimeyen yüzlerce yıllık hikâyenin Tarsus’ta geçtiği rivayet edilmektedir. Binlerce yıl, yerin yedi kat altında yaşayan bu efsanevi yaratığın üst bedeni genç güzel bir kadın iken; alt kısmı ise yılandır. İnsanlar onu bulurlarsa öldüreceklerini bildiği için yeraltındaki gizli bir bahçede Maran adı verilen yılanlarla birlikte barış içerisinde, onların şahı olarak yaşarmış.
Efsaneye göre, Şahmeran’ı gören ilk insan Cemşab’mış. Arkadaşları tarafından ihanete uğrayan Cemşab saklandığı mağarada Şahmeran ile karşılaşır ve yerini kimseye söylemeyeceğine dair bir söz verir. Günlerden bir gün ülkenin padişahı hastalanır. Hastalığının tek çaresinin Şahmeran’ın etini yemek olduğuna inanılır. Padişahın veziri, Şahmeran’ı gören insanların suda derisinin pul pul olduğunu bildiğini anlatınca, bütün şehir zorla hamama götürülür ve Cemşab’ın sırrı böylelikle açığa çıkar.
Saraya getirilen Şahmeran, öldürülmek üzereyken Cemşab’a: “Beni kesip kaynatacaklar, kaynayan ilk kazandan sakın içme, bu su zehirlidir; ikinci kazandan iç, bu su sonsuz şifadır, sonsuz bilgiyi saklar.” der. İlk kazandan içen padişah ve vezir oracıkta ölür; ikinci kazandan içen Cemşab ise dünyaya hiç bakmadığı gibi bakıp hiç işitmediği gibi işitmeye başlar. Cemşab’ın kazandığı bu vasıflar, onun Lokman Hekim olduğuna da rivayet edilmektedir.