Karaköy, günümüzde bir ulaşım kavşağı ve meydandan oluşmaktadır. İskeleleri, tramvay ve otobüs durakları, Tünel girişi, Galata Köprüsü ile çeşitli iş yerlerinin bulunduğu ticaret ve ulaşım gibi kentsel işlevlerin ağırlıklı olduğu bir alandır.
Karaköy’ün yerleşimi, Galata’nın yerleşimiyle birlikte gelişmiştir. İlk imar hareketinin başlatıldığı Roma İmparatoru I. Konstantin döneminde (324-332) burası bir kıyı köyüydü.
Justinianus döneminde (527-565) Galata’nın coğrafi konumu göz ününe alınarak surlarla korumaya alınmasına başlanmıştır. Bizans yönetimi altındaki Galata, 1204’te Latinlerin Konstantinopolis’i işgal etmelerinin ardından Cenevizlilere bırakılır. 1260’lardan itibaren de Cenevizliler bu bölgeye yerleşmeye başlamıştır. Sur yapmalarına izin verilmeyince, önceleri büyük sıra binalarla, 14. yüzyıl başlarındaysa surlarla bölgeyi koruma altına almışlardır.
Bu dönemde kentin ana giriş kapılarından biri olan kule ile kapısı yapılmıştır. Kapıya “Porta Chiara” ya da “Kiarahori” deniyordu. Kimilerine göre “Kiarahori” Türkçe söylenişiyle Karaköy olmuştur. Kimilerince de, Bizans döneminde Hasköy’den bugünkü Karaköy’ü de içine alan bölgede Karai Yahudileri yerleşmiş olduğundan, bölgenin “Karai Köyü” olan adı zamanla Kara Köyü’ne, sonrasında Karaköy’e dönüşmüştür.
İstanbul’un fethinden sonra en önemli geçit noktalarından biri olan Karaköy’de cami, mescit, hamam, tekke ve bedesten gibi binalar yapılmıştır. Limanın en önemli kesiminde bulunan Karaköy, bugün de olduğu gibi, Osmanlı döneminde de, bir ticaret ve ulaşım/ulaştırma bölgesi olarak limanla ilgili çeşitli işlevleri yüklenmiştir.
Bizans döneminde olduğu gibi Osmanlı döneminde de Karaköy, meyhaneleri ve eğlence yerleriyle ünlüydü. 19. yüzyılda İstanbul’un ilk barları balozlar burada açılmıştır. 20. yüzyılda Galata Rıhtımı ve Rıhtım Caddesi boyunda restoranlar, birahaneler yer alıyordu.
Rıhtımda bir de emanetçi dükkânları vardı. Gemilerle, vapurlarla İstanbul’a gelen kimi yolcular, yanlarında götüremeyecekleri ağır eşyalarını bu dükkânlara ücret karşılığı, sonradan almak üzere bırakırlardı. Bu emanetçilerden en ünlüsü Emanetçi Sultana’ydı. Bugün emanetçi dükkânları ortadan kalkmış olsa da rıhtımdaki içkili balık lokantalarıyla meyhaneler yerli yerinde.
Nereye İstersen
Karaköy Meydanı, bir yandan Galata Köprüsü’yle Karaköy İskelesi’ne, öte yandan Tünel yoluyla Beyoğlu’na bağlanan kentin en önemli ticari, tarihî ve turistik bir kavşağıdır. Eski tramvay yolunun geçtiği cadde olan Necati Bey Caddesi bugün hızlı tramvay yoluyla Kabataş’a uzanmakta, oradan kıyı boyunca Boğaziçi’ne bağlanmaktadır. Yüksel Kaldırım Yokuşu ve Bankalar Caddesi yoluyla Galata ile Şişhane’ye çıkış sağlanır.
Tersane Caddesi’nden Azapkapı Geçidi yoluyla bir yandan Unkapanı, Aksaray, öte yandan Kasımpaşa, Taksim’e ulaşılır. Karaköy İskelesi’nden kalkan vapurlarla Kadıköy’le Üsküdar’ın bulunduğu Anadolu yakasına ulaşılan meydan, kentin dört bir yanına geçit verir. Nereye istersen oraya…
Kaynak: Öyküleriyle İstanbul Meydanları, Karaköy Meydanı, sf. 348-361