Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne Sarayı’nda doğmuştu. Edirne’de doğan ve ilk eğitimini burada alan padişah için Edirne her zaman önem arz etmişti. Osmanlı Devleti’ne İstanbul fethedilene kadar başkentlik yapan bu şehir, Avrupa’ya açılan kapıydı. Batılı sefirleri, tüccarları ve çok sayıda seyyahı ağırlayan bu şehir, aynı zamanda bilim ve sanatın da başkenti olmuştu. Hem stratejik hem de sanatsal anlamda önem taşıyan bu şehirde, sanatçıların da çalışma imkânı buldukları bir nakkaşhanenin mevcut olduğu düşünülmektedir.
Osmanlı kitap sanatlarının en erken üretim merkezlerinden Edirne’de yazılan önemli eserden birisi Bedîüddîn et-Tâcirî et-Tebrizî’nin 1455/1456 tarihinde kaleme aldığı Dilsûznâme’dir. Günümüzde Oxford’da muhafaza edilen bu eserde nakkaşları belli olmayan beş tasvir bulmaktadır. Bunlar arasında “gül ile bülbül”ün sabrı etrafında iki aşığın birbirine mendiller uzattığı görülmektedir. Mendil ikonografisi hem aşk hem de egemenlik ve kutsallık teması etrafında birleşmiştir.
Dikenli güllere konmaya çalışan bülbül, tasviri iki âşığın kavuşamaması imgesi ile bağdaştırılır. 18. yüzyılda Abdullah-ı Buhârî’nin albüm resimlerinde bile bu tema takip edilebilir. Tasvirlerde hayvanların kişiselleştirilmesi tarzı, zamanla
benimsenecek ve diğer eserlerde de görülmeye başlanacaktır. Erkek figürün üzerinde bulunan mavi kaftan süslemeleri, Fatih Sultan Mehmed devri kumaş süsleme detaylarına benzer. İki âşığın arkasında perdenin çevrelediği duvar, altıgen çini panolarla kaplıdır.
Erken Osmanlı mimarisinde altıgen çini panolar, özellikle Bursa’daki Yeşil Cami ve türbelerinde yoğun olarak kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmed devrinde İstanbul’da Topkapı Sarayı’nı sınırlayan sur içinde sultan tarafından yaptırılan Çinili Köşk’ün11 çini süsleme programı, tasvirde görülen altıgen çini formlarıyla benzeşir. Portrelerdeki çekik göz, basık burun, kıvrımlı dudaklar, ince kaşlar Orta Asya Uygur üslubunun devamı niteliğindedir.
Osmanlı resim sanatının başlangıcının üslubu değerlendirildiğinde bu eserlerin Timurlu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Güney İran ve Şiraz nakkaşhanelerinin özelliklerini taşıdığı ve bu coğrafyalardan Osmanlı topraklarına gelen nakkaşların resim dilinin Osmanlı sanatçılarının fırçalarına yansıdığı görülür.
Kaynak: İBB Yayınları, Entelektüel Bir Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed, Fatih Sultan Mehmed Devri Resim Sanatı; Habibe Çalışkan, syf. 492-493