Kuruçeşme ve Ortaköy arasında keşfedebileceğiniz tarihi yerler ve yapılar

Boğaz’ın mis gibi havasını içinize çekerek yürüyüş yaparken veya trafikte etrafımızı izlerken hayranlıkla baktığımız o muhteşem yapıların hikâyelerini ne kadar biliyoruz? Boğazın en güzel ve popüler yerlerinden olan Kuruçeşme’den başlayarak Ortaköy’e kadar keşfedebileceğiniz tarihi yerleri ve yapıları sizler için derledik…

Kuruçeşme

Boğazın incilerinden Kuruçeşme, adını muhtemelen Tezkireci Osman Efendi Camii’nin yanında, XVII. yüzyılda yapılan çeşmeden alıyor. İlk zamanlar çeşmesinden bol su akan ve yemyeşil olan bölge, Koruçeşme olarak isimlendiriliyormuş. Daha sonraları çeşme kuruyup yeşil renk azalınca adı da değişmiş. Kuruçeşme, sahilde yürüyüş yapmak için ideal yerlerden biri. Düzenlenmiş kaldırımlarında yürüyüp, demirlemiş pahalı yatların önünden geçerken karşı yakada peri masalı şatolarına benzeyen Kuleli Askeri Lisesi’ni göreceksiniz.

Ayios Dimitrios Kilisesi

1789 yılında inşa edilen bu kilisenin yerinde 1804’te Heybeliada’ya taşınan Ruhban Okulu varmış. Rahiplik eğitimi görenler girişteki çift başlı kartal (Bizans’ın sembolü) önünde kilisenin öğretilerine uymaya yemin ederlermiş. Kilisede bulunan ve halk tarafından şifa dağıttığına inanılan ayazma hakkında Eremya Çelebi şu sözleri söylemiş: “Ayazma’nın mucizeler husule getirdiği aşikar bir şeydir ve kimse onun suyuna doymamıştır.”

Köprülü Hemşire Çeşmesi

Köprülü Hemşiresi Çeşmesi, 1681 yılında arkasında yer alan su haznesi ile birlikte inşa edilmiş. Tezkireci Osman Efendi Camii’nin eski sübyan mektebi kısmının altında yola cepheli ve bütünleşik şekilde olan çeşme, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın kız kardeşi adına inşa edilmiş. Çeşmenin ana gövde üzerinde dört satırlı bir de kitabesi var.

Tezkireci Osman Efendi Camii

“Kuruçeşme Camii” olarak da bilinen Tezkireci Osman Efendi Camii, Sultan I. Mahmut’un tezkirecisi Osman Efendi tarafından 1740 yılında yaptırılmış. Cami ahşap karkas olup, dolgu duvarları tuğla, çatısı ise kırmızı kiremitle örtülüdür.

Muhsinzade Mehmed Paşa Yalısı

Sultan III. Mustafa ve I. Abdülhamid dönemlerinde sadrazam olan Muhsinzade Mehmed Paşa tarafından yaptırılan yalı, İstanbul Boğazı’nın en büyük yalılarından biriydi.

Yalı, Mehmed Paşa’nın tek kızı Rukiye Hanım’a kaldı. 1920’li yıllara kadar da Rukiye Hanım’ın soyundan gelen aile oturdu. Daha sonra yavaş yavaş dağılmaya başlayan aileden geriye bakımsızlıktan harabeye dönmüş bir yalı kaldı. Yalının arkasındaki muhteşem fıskiyeli set bahçeleri de sahil yolunun genişletilmesi esnasında kamulaştırıldı. Yalı, bir süre kömür deposu ve kum deposu olarak kullanıldı.

21 Haziran 1796 tarihinde Kuruçeşme’deki Boğdan Voyvodası’nın yalısında gece çıkan bir yangında padişah III. Selim de hazır bulunmuş, yangını söndürmeye çalışanlara altın ihsan etmiş ve bir süre Abdullah Paşazade Said Bey ile Rukiye Hanım’ın oturdukları Muhsinzade Yalısı’nda dinlenmek üzere misafir olmuştu. O dönemlerde yangınlarda padişah hazır bulunursa yangının yayılmadan söneceğine inanılırdı.

Vunsinzade’nin Kuruçeşme’deki yaklaşık dört asırlık yalısı 1940 senesine kadar ayakta kalabildi. 1980 yılına gelindiğinde bin bir zorlukla bir araya gelebilmiş 22 varis yalının arsasını sattı. Yalı 2006 yılından beri otel olarak hizmet veriyor.

Fotoğraf http://www.lesottomans.com sitesinden alınmıştır.

Ortaköy

Ortaköy’ün antik çağlardaki adı “Arkheion”muş. Bizans döneminde ise adı “Ayios Fokas” ve “Kilidion” olarak geçen Ortaköy, o zamanlar bir balıkçı köyüymüş. Bizans İmparatoru VI. Leon’un (hükümdarlığı 886-912) sevgilisi Zoe ile buluştuğu Damianu Sarayı’nın Ortaköy’de olduğu ileri sürülür. Türklerin Ortaköy’e yerleşmesi ise Kanuni Sultan Süleyman dönemine (1520 – 1566) rastlıyor. Ortaköy’e Evliya Çelebi anılarında da rastlıyoruz. Ünlü seyyahın söylediğine göre XVII. Yüzyılda bu bölgede Yahudi, Rum ve Müslüman toplulukları yan yana yaşarmış. Yine Evliya Çelebi’ye göre Ortaköy, günümüzde olduğu gibi o dönemde de eğlencenin merkeziymiş.

Defterdar İbrahim Paşa Camii

Defterdar Burnu Camii ve İhmal Paşa Camii olarak da bilinen Defterdar İbrahim Paşa Camii, 1661 yılında Defterdar İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış. Denize nazır bir cami olan Defterdar İbrahim Paşa Camii, kargir bir yapıda olup kayıkhanelerin üstü ahşaptır.

Defterdar İbrahim Paşa Camisi, ilk olarak Sultan II.Mahmud devrinde 1833 yılında; daha sonra Sultan II.Abdulhamid döneminde 1885 yılında, 1941 yılında Vakıflar İdaresi’nce ve son olarak 2011 yılında Kerem Aydınlar anısına olmak üzere dört defa onarım görmüş.

Sarkis Balyan Yalısı

İstanbul’a sayısız eser armağan eden Balyan Ailesi’nin bir üyesi olan Sarkis Balyan’ı 1860’lı yıllarda Sultan Abdülaziz, Beylerbeyi Sarayı’ndaki çalışmaları nedeniyle ödüllendirmek istemiş ve şu an yalının bulunduğu araziyi ona bağışlamış. Yan yana üçer katlı olarak inşa edilmiş üç yalı, günümüzde bir otel firması tarafından restore edilerek kullanılır hale getirilmiş. Yalılar, özgün haline uygun olması için yurt dışından ulaşılan orijinal fotoğraflarına göre restore edilmiş. Dış görünüşlerinin bire bir aynı olması konusunda sürdürülen titiz çalışma tam dört yıl sürmüş ve başarıyla sonuçlanmış. İçleri, yapıldıkları zamanın süsleme tarzları ve mobilya özellikleri dikkate alınarak dekore edilmiş. Aynı zamanda yalılar, içlerinde Nuri İyem, İbrahim Çallı, Hoca Ali Rıza, Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi Bey, Hikmet Onat, Fikret Mualla ve Halil Paşa gibi sanatçıların eserlerinin de bulunduğu muhteşem bir tablo koleksiyonuna sahip.

Taut Evi

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçen çoğu kişinin mutlaka dikkatini çekmiş olan Emin Vafi Korusu’nun içindeki Taut Evi, Alman Mimar Bruno Taut’un eseri. “Doğunun manevi değerlerinin insan üzerindeki etkisini modern bir evle açıkladığını” söyleyen Bruno Taut ölene dek bu evde yaşadı. Bir zamanlar, Neslişah Sultan ve Cem Boyner’in de oturduğu bina, rengiyle hemen ayırt ediliyor.

Hatice Sultan Yalısı

Hatice Sultan Yalısı, II. Abdülhamid tarafından V. Murad’ın kızı Hatice Sultan için yaptırıldı. Tahttan indirilen V. Murad’ın kızı olan Hatice Sultan (1870-1928) söylentiye göre babasıyla amcası II. Abdülhamid’in arasındaki çekişmenin kurbanı olmuş. 31 yaşına kadar amcasının müdahalesi yüzünden evlenememiş. Dedikodulara göre II. Abdülhamid kendisini çirkin bir adamla evlendirince Hatice Sultan çok kızmış ve II. Abdülhamid’in damadı Kemaleddin Paşa ile beraber olarak intikamını almış. Yalı, Osmanlı Hanedanı’nın yurt dışına sürülmesiyle birlikte yetimhane ve ilkokul olarak kullanıldı. 1972’de Yüzme İhtisas Kulübü’ne tahsis edilen yalının bahçesine havuz yapıldı. Fehime ve Hatice Sultan Yalıları restorasyon sonrası lüks bir butik otele dönüştürüldü.

Fehime Sultan Yalısı

Hemen yanındaki yalı ise Hatice Sultan’ın kardeşi Fehime Sultan’ın adını taşıyor. Ortaköy Camii’nden sonra kuzeye doğru devam eden sahil yolunda “Hanım Sultan Sarayları” olarak bilinen bir dizi yalıdan biri olan bu zarif yapı, Gazi Osman Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Nedeni ise, yalının 2. Abdülhamit tarafından 1883 yılında yaptırılıp Plevne Savaşı kahramanı Gazi Osman Paşa’ya bizzat hediye edilmiş olması. Paşa’nın oğlu Kemaleddin Paşa, Sultan’ın kızı Naime Sultan ile evlenince, Naime Sultan Yalısı olarak da adlandırılmış. Son olarak yalı 1901 yılında Sultan V. Murad’ın kızı Fehime Sultan’a hediye edilince bu isimle de anılmaya başlamış. Daha sonraki yıllarda önce yetimhane, ardından tütün deposu olarak kullanılan yalı, devamında ortaokul olarak hizmet vermiş. 2003 yılında yanarak ağır hasar gören yalı, restore edilerek otel olarak hizmet vermeye başladı.

Esma Sultan Yalısı

Ortaköy Camii’ni geçtikten hemen sonra karşınıza çıkan Esma Sultan Yalısı’nı görmemek mümkün değil. Adını 32. Osmanlı Padişahı Sultan I. Abdülaziz’in kızı Esma Sultan’dan alan yalı, tarih içinde birçok olaya ve kişiye tanıklık etti. Yalı 17. Yüzyıldan kalma Tırnakçı Yalısı’nın yerine Çerkez Mehmed Paşa’yla evlenen Esma Sultan (1778-1848) için yaptırılmış ve ona düğün hediyesi olarak verilmiş. I. Abdülhamit’in kızlarından Esma Sultan’la evlenen Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa da Tırnakçı Yalısı’nda oturmuştu. Neo-klasik üsluptaki yalının mimarı Sarkis Balyan’dır. Yalı 1918’de okul olarak kullanılmış, 1920’li yıllarda büyük bir yangın geçirdikten sonra tütün deposu olarak kullanılmış. 1975’teki yangında harabeye dönmeden önce, marangozhane, mobilya deposu ve kömür deposu olarak kullanılmış. 1990’larda buradaki kalıntılar bir otel grubu tarafından alındı. Geride kalan dört duvarın içine cam ve çelik konstrüksiyon giydirildi. Günümüzde sosyal toplantılar ve özellikle sosyete düğünleri için kullanılıyor.

Ortaköy (Büyük Mecidiye) Camii

Halk arasında Ortaköy Camii olarak bilinen Büyük Mecidiye Camii, Sultan Abdülmecid tarafından Nigoğos Balyan’a 1854-1855 yıllarında yaptırılmış. Cami, barok üslubunda yapılmış olup Boğaziçi manzarasına hakim bir yerdedir. Cami, aynı zamanda taş oymacılık sanatının inanılmaz incelikteki örneklerini taşıyor.

Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Katolik Kilisesi

Dereboyu Caddesi’nde ise 1839 yılında yapılmış Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Katolik Kilisesi var. 5 Kasım 1837 tarihli fermanla yapımına izin verilen kilise Krikor Hekimyan tarafından bağışlanan arazide, İstanbul’un ikinci Ermeni Katolik kilisesi olarak inşa edilmiş.

Etz Ahayim (Hayat Ağacı) Sinagogu

.Etz Ahayim (Hayat Ağacı) Sinagogu’nun yapımı XIV. yüzyıla kadar gitmekle birlikte şu andaki bina çeşitli yangınlardan sonra 1813 ve 1941 yıllarında yenilenmiş. 1941’de çıkan yangınla harabeye dönen sinagogda sadece Aron Kodeş mermeri zarar görmemiş. XVII. yüzyılın ilk yarısındaki Kapalıçarşı yangınından sonra bu civara yerleşen cemaate hizmet vermeye devam etmiş.

Ayios Fokas Rum Ortodoks Kilisesi

Dükkânların arkasına gizlenmiş olan Ayios Fokas Rum Ortodoks Kilisesi’nin tarihi Bizans dönemine kadar uzanıyor. Buradaki ilk kilisenin 7. Yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. 1719 yılında çıkan yangında harap olan kilise yeniden yapılmış fakat 1853 tarihinde tekrar yanmış. Bu yangından sonra Sultan Abdülmecit’in fermanı ile tekrar inşa edilen kilisenin günümüzdeki görüntüsü bu döneme ait.

Rum İlkokulu

Kilisenin yanında otopark, onun da devamında Avrupa Birliği Genel Sekreterliği olarak uzunca bir süre kullanılan günümüzde kafe olarak hizmet veren bir bina var. Bu bina eski Rum İlkokulu idi. Rum cemaati için önemli eğitim kurumlarından biri olan Ortaköy Rum İlkokulu 1881 yılında kurulmuş, 1972 yılında öğrencisizlikten şehirdeki diğer Rum okulları gibi kapandı.

Hüsrev Kethüda Hamamı

Vezir-i Azam Sokollu Mehmet Paşa’nın kâhyası Hüsrev Kethüda tarafından 1570’lerde yaptırıldığı sanılan Kethüda Hamamı, Türkler tarafından Ortaköy’e inşa edilen ilk eser olarak biliniyor. Ortaköy Hamamı olarak da anılan yapı, bir Mimar Sinan eseridir. Restore edildikten sonra restoran, gece kulübü ve tasarım ofisi olarak kullanıldı. Şu anda ise Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı kültür merkezi olarak hizmet veriyor.

Damat İbrahim Paşa Çeşmesi

Ortaköy Meydanında ahşap evlerle aynı kaderi paylaşıp kalabalığın arasında kaybolan bir çeşme var. Bu çeşme 1723 yılında Sultan III. Ahmed’in damadı ve sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış. Ahşap temeller üzerinde oturan çeşme, zamanla dolgu ve zemin oturmasından çökmüş, toprak seviyesinin 1,5 metre altında kalmıştır. Kahvelerin arkasına sıkışmış ve görünmez halde olan çeşme Beşiktaş Belediyesi tarafından restore edilerek caminin karşısına taşınmış, toprak altında kalan kısımları ortaya çıkarılmış.

Feriye Sarayı

Feriye Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve Çırağan Sarayı’nın yetersiz gelmesi sonucunda Balyan Ailesine yaptırıldı. Osmanlı Hanedanı üyeleri tarafından uzunca bir süre kullanılan Feriye Sarayı’nın bir kısmı günümüzde eğitim kurumu olarak kullanılıyor.  30 Mayıs 1876 Darbesi ile tahttan indirilen Abdülaziz, Topkapı Sarayı’nda 4 gün kaldıktan sonra, kaldığı yerden hoşnut olmadığı gerekçesiyle Feriye Sarayı’na nakledilse de, buraya yerleştikten kısa bir süre sonra 4 Haziran 1876 günü bilekleri kesilmiş olarak ölü bulundu.

 

KAYNAKÇA

Saffet Emre Tonguç, Boğaz Hakkında Her Şey, (İstanbul: Kültür A.Ş. Yayınları, 2020), 411-417.

Mahmut Sami Şimşek, İstanbul’un 100 Yalısı,  (İstanbul: Kültür A.Ş. Yayınları, 2017), 23-32.

“Ortaköy”, Dünden Bugüne Beşiktaş, Tarih Vakfı, Ekim 1998

https://www.themarmarahotels.com/mekanlar/esma-sultan.aspx

Atalan, Özlem. “17. ve 18. yüzyılda, Görsel ve Yazılı Kaynaklara göre Ortaköy-Kuruçeşme Arasında Yer Alan Kıyı Yapıları” International Journal of Social Science, Sayı: 28

Seçkin, N. P. “Defterdar İbrahim Paşa Camisi Ahşap Malzeme Analizi”. Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi (2011 ): 3-7