Türkiye’nin ilk ve tek polisiye edebiyat organizasyonu Kara Hafta İstanbul Festivali kapsamında düzenlenen, moderatörlüğünü Tanıl Bora’nın gerçekleştirdiği “Savaş ve Polisiye” isimli oturuma Alman yazar Volker Kutscher katıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek polisiye edebiyat organizasyonu Kara Hafta İstanbul Festivali, kapsamında 26 – 29 Kasım 2020 tarihlerinde çevrimiçi oturumlar düzenlendi. Oturumlarda, Ian Rankin, Michael Kardos, Niklas Natt och Dag gibi polisiye alanında uluslararası üne sahip yazarların yanı sıra Ahmet Ümit, Ayşe Erbulak, Elçin Poyrazlar, Erol Üyepazarcı, Hakan Günday, Mesut Demirbilek, Onur Saylak, Sevil Atasoy, Su Tunç, Suat Duman ve Taner Ay gibi önemli Türk yazarlar yer aldı.
27 Kasım Cuma günü gerçekleşen moderatörlüğünü Tanıl Bora’nın gerçekleştirdiği “Savaş ve Polisiye” isimli oturumda ise Alman yazar Volker Kutscher, tarihten öğrenecek çok şey olduğunu, romanlarında tarihi olayları doğrudan kullanmasa da dolaylı olarak yer verdiğini belirtti ve şunları söyledi:
“Çünkü tarih, bize hataları tekrarlamama şansı verir. Ama bugün tam da böyle şeyler yaşanıyor. Şu anda Almanya’daki siyasi tartışma içerisinde, gündem içerisinde mesela zamanında nazi terimleri olan ifadeler kullanılmaya başlandı. Pek bir şey düşünmemiş de olabilirler bunu yaparken. Ama bu kelimeler ve ifadeler düşüncelerin dışa vurumudur.”
Romanlarında bahsi geçen olaylara değinen yazar, okuyucunun romanlarda okudukları şeyleri merak ederek tarihi olaylara daha yakından bakmak ihtiyacı hissettikleri görüşünü paylaştı.
Kutscher, tarihle ilgilenmenin önemine dikkati çekerek, “Benim romanımda tarihçilerin yapamayacağı bir şey var. Tarihçiler olgulara sıkı sıkıya bağlı olmak zorundadır. Bense bir roman yazarı olarak bunu bir empati aracı kullanıyorum. Gerçek insanlar dahi olsa, romanın içine girdiklerinde kurmaca oluyorlar. Dolayısıyla onların bakış açısından o dönemin nasıl yaşandığını anlatmak istiyorum. Bu insanlarda bir düşünceyi tetikleyebilir ve bu benim için çok önemli.” değerlendirmesini yaptı.
Yazarın aynı adlı roman serisinden uyarlanan “Babylon Berlin” dizisine ilişkin bir soru üzerine Kutscher, eserin filme uyarlanmasının önemli olduğunu, Türkiye’de de kitaplarının dizi sayesinde biraz daha fazla okuyucuya ulaşmış olabileceğini söyledi.
Kitabın okunmasıyla filminin izlenmesinin ayrı şeyler olduğunu fakat filmden sonra kitabı okumanın da çok şey kazandırabileceğini aktaran Alman yazar, şunları ekledi:
“Film her zaman romanın birebir aynısı şeklinde olmamalıdır. Bu şekilde amacına da hizmet etmez. Çünkü hikayeyi sinematografik etkilerle ve öğelerle anlatmak gerekir. O nedenle yazar olarak da kitabın filme alınması ve uyarlanması sırasında ‘Kahramanların imajına sadık kaldığınız ölçüde istediğiniz gibi özgürce yorumlayın.’ dedim ve hakikaten özgürce yorumlandı. Babylon Berlin, büyük bir başarı kazandı ama romanlarımın sinemaya uyarlanmış olan başka örnekleri de var. Benim eserlerim sayesinde başka sanatçılara ilham verdiysem ne mutlu bana.”
Diğer oturumları buradan izleyebilirsiniz.