İstanbul’un Kurtuluşu’nun hikâyesini bu mekânlarla keşfedin!

Kaynak: “100. Yılında İstanbul’un İşgal Günleri” / İstiklâl Caddesi

İstanbul’a başka bir gözle bakmaya ve işgal mekânlarını birlikte keşfetmeye ne dersiniz? Her gün önünden geçtiğiniz binalar, yürüdüğünüz caddeler işgal dönemlerinde hangi olaylara tanıklık etti, birlikte öğrenelim.

İstanbul’un işgalden kurtuluşunun 97. yılını kutladığımız bu dönem, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genç Yetenekler üyeleri, Kültür AŞ’nin düzenlediği özel bir geziyle İstanbul’un işgal yıllarında büyük öneme sahip olan işgal mekânlarını gezdi. 30 yaş altındaki İBB Genç Yetenekler, şehrin zaferine, o yıllarda adeta birer üs haline gelen mekânlardaki yaşanmışlıklara Rehber Selçuk Eracun ve Araştırmacı yazar Erhan Altunay’ın anlatımıyla tanıklık etti. Bu gezi esnasında aslında çok iyi bildiğimiz fakat farklı hikâyelerini öğrendiğimiz işgal mekânlarını ve geziden kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak istedik.

İstanbul’un işgali nedir?

İstanbul’un işgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Birinci Dünya Savaşı’nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşti. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918 sonra 16 Mart 1920’de olmak üzere iki kez işgal edildi. 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgalin ardından İstanbul özgürlüğüne kavuştu.

İstanbul işgalinin kısa tarihi

İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul’a girdi. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 tarihinde resmi işgale dönüştü. 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgal sırasında 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra, 23 Ağustos 1923’ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul’dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği ise 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti. 6 Ekim 1923’te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu’nun  İstanbul’a girişiyle şehir özgürlüğüne kavuştu.

Neredeyse 5 yıl süren işgal günlerine tanıklık eden mekânlar…

Harbiye Nezareti – Telgrafhane

Milletvekillerinin ve bazı politikacıların tevkif edilmesi bütün haberleşme araçlarının, yani posta, telgraf düzeninin ele geçirilip denetlenmesi, asıl önemlisi mütareke şartlarının ilk anından daha ağır bir hüküm olarak Harbiye Nezareti’nin resmen işgal edilip bütün yazışma ve emirlerin sansürden geçirilmesi, İstanbul Hükümeti’nin Anadolu’daki Mustafa Kemal Paşa ve milliyetçi liderlerle derhal ilişkisini kesmesini bildiriyorlardı.

Kuşatma Şehzadebaşı civarında başlamış; ama asıl hareketlilik Harbiye Nezareti civarına yayılmıştı. Sırtlarında mitralyöz, onlarca katır ve 200 kadar İngiliz askeri Harbiye Nezareti etrafını sarmıştı ve Harbiye Nazırı Fevzi Paşa o sırada makamında bulunuyordu. Sabah saat 10.00 civarında Fevzi Paşa direnişin anlamsız olacağına karar vererek Osmanlı Devleti Harbiye Nazırlığı’nı İngiliz kuvvetlerine teslim etmeyi kabul etti.  Harbiye Nazırlığı’nın kapısı açıldı ve İngiliz askerleri Rumlarla Ermenilerden oluşan geniş bir kalabalığın tezahüratları arasında binaya girdi. Fevzi Paşa’nın makam odasına kadar giren İngiliz askerleri namlularını Fevzi Paşa’ya doğrultmaktan çekinmedi. Artık bir makamı dahi olmayan Fevzi Paşa, Bab-ı Ali’ye gitmek üzere Harbiye Nezareti’nden ayrıldı.

Taksim Kışlası – Taksim Stadı

İşgal döneminde Taksim Kışlası’na Fransız ordusundaki Senegalli askerler ve İngilizler’in Hindistan’dan getirdikleri birlikler yerleşti ve binanın o zamana kadar “Topçu Kışlası” olan ismi de “Macmahon Kışlası” yapıldı. İstanbul işgal edilince Topçu Kışlası yabancı askerlerin kullanımına verildi. Kışla bu dönemde işgal kuvvetlerinin merkezlerinden biri olarak kullanılıyordu. Kışla içinde yabancı askerler için düzenlemeler yapıldı. Kışlanın ortasındaki boş alan yabancı işgal kuvvetleri futbol sahası olarak kullanmaya başladı. İstanbul’un 6 Ekim 1923’teki kurtuluşundan sonra Cumhuriyet döneminde bu alan stadyum olarak düzenlendi.

Kaynak: Turan Akıncı

Taksim Meydanı

Taksim Meydanı, Talimhane Meydanı ile birlikte işgalcilerin bandolu yürüyüşlerini, törenlerini yaptığı, futboldan poloya maç oynadıkları bir meydan olarak kullanıldı. Şu an Cumhuriyet Anıtı’nın bulunduğu yerde işgal güçlerinin tankları nöbet bekliyordu ve meydanda görünen her yer tanklarla çevriliydi.

Kaynak: “100. Yılında İstanbul’un İşgal Günleri” / Taksim

İstiklal Caddesi

İstiklal Caddesi ya da o dönem kullanılan adıyla Grand Rue Pera günümüzde olduğu gibi işgal yıllarında da sosyal yaşantının ve eğlencenin merkeziydi. Caddenin en lüks eğlence mekânlarından olan Serkldoryan sadece Osmanlı’nın üst düzey bürokratları ve diplomatik çevrelerin girebildiği lüks bir mekândı.

Kaynak: eskiistanbul.net

Ağa Camii

İşgal yıllarındaki İstanbul birçok şairimizi hüzne boğmuştu. Bu hüznü derinlerinde hissedenlerden biri de dönemin genç şairlerinden olan Nazım Hikmet’ti. Nazım Hikmet, İstanbul’un içinde bulunduğu halin de etkisiyle Ağa Camii için aşağıdaki dizeleri kaleme alacaktı.

“Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allah’ımın ismini daha çok candan andım…”

Pera Palas Otel

İstanbul’un işgal günlerinde, Atatürk’ün Pera Palace Otel’e yaptığı bir ziyaret sırasında işgal komutanlarından bazıları da orada bulunmaktaydı. Salondan içeri giren Atatürk’ü fark eden komutanlar, onu masalarına davet etmek istediler. Mustafa Kemal Atatürk ise bu istek üzerine şu unutulmaz cümleleri kurdu: “Her ne kadar şu anda İstanbul’un sahibi onlar gibi görünse de yakında gidecekler. Bu nedenle kendileri burada misafirdir. Bizde de misafirler ağırlanır. O yüzden arzu ederlerse onlar benim masama buyurabilirler!”

Kroecker Oteli

Şimdilerde bir bölümü Beyoğlu Öğretmenevi olarak bir bölümü de Akşam Sanat Okulu olarak kullanılan bina işgal döneminde Grand Hotel Kroeger adıyla hizmet veriyordu. İngilizler Hotel Kroeger’i işgal edip, İngiliz polisinin ve istihbaratının genel merkezi yapmıştı. Otelin bodrumundaki odalar işkence odaları olarak kullanılmıştı.

Galata Kulesi

İstanbul’un işgal edildiği yıllarda Galata Kulesi İngilizler tarafından gözetleme kulesi olarak kullanılmış. İngiliz bayrağının dalgalandığı kulede o yıllarda çatı yoktu. Kademeli çatı üzerinde bir baraka duruyordu. Bu baraka, İngiliz askerleri tarafından kenti gözetleme amacıyla kullanılıyordu.

Kaynak: eskiistanbul.net

İngiliz Karakolu

Galata, işgal yıllarında tam bir İngiliz üssüydü. 1904 yılında inşa edilen İngiliz Karakolu ise işgal yıllarında İngiliz istihbaratının önemli merkezlerindendi.

İBB Genç Yetenekler üyelerinin gerçekleştirdiği İstanbul’un işgal mekânları gezisinden kısa bir bölüm sizlerle…

 

wordpress icon pin ile ilgili görsel sonucu" İstanbul’un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için “100. Yılında İstanbul’un İşgal Günleri”ni, 1918-1923 yılları arasındaki İşgal dönemi İstanbul’unun yani “esir şehrin” spor tarihini anlatan “Esir Şehirde Spor”  adlı kitabı okuyabilirsiniz.