Yazar İlhami Algör ile İstanbul Kitapçısı Kadıköy şubesinde keyifli bir sohbette buluştuk; merak ettiklerimizi sorduk.
Romanda yine çok tanıdık, ama bir o kadar da hayalî bir İstanbul geziniyor. Siz bu kez şehre hangi pencereden baktınız?
Anlatıda 25-30 kere İstanbul kelimesi geçiyor. Galiba pencereden değil de kuş uçuşu bakmışım sanki.
Karakterlerinizi hep “sokaktan geçmiş”, biraz kırık ama çok gerçek insanlar olarak tanıyoruz. Bu romandaki yol arkadaşlarınız nasıl doğdu?
19.yüzyılın son çeyreğinde yaşamış ve İstanbul ile ilgili kişileri çağırdım. Ruh çağırır gibi çağırdım. Geldiler sağ olsunlar.
Jül Vern Seyahat Acentesi’ni okuyan birinin hayatında ne değişsin isterdiniz? Ne kalsın elinde son sayfadan sonra?
Kitapların değiştiriciliğine inanmıyorum. Belki değişimi etkileyebilen diğer faktörlerin yanı sıra katkıları olabilir. Ama “geçmiş” denilen şeyin geçmediğine, yeni biçimlerde devam etmekte olduğuna dair bir his versin isterim.
Jül Vern Seyahat Acentesi’ni yazarken kendi yazarlık yolculuğunuza dair sizde yeni bir farkındalık oldu mu?
Evet. Vitesi boşa aldım gibi bir his.
Roman boyunca hem geçmişin izleri hem bugünün sesleri dolaşıyor. Sizce hikâyeler, zamanı geride bırakmak için mi anlatılır, yoksa ona yeniden dokunabilmek için mi?
“Yeniden dokunabilmek” ifadesi bana daha yakın geldi.