İstanbul Kavuştayı konserleri kapsamında 28 Mart akşamı Tuzla’da müzikseverlere unutulmayacak bir performans sunan Hey! Douglas’ merak ettiklerimiz sorduk.
Müziğe dair sohbetimizin detayları:
“Hey! Douglas” aslında hem bir mahlas hem de proje adı olarak karşımıza çıkıyor. Hem bu projenin hem de ismin çıkış noktasını sorsak neler söylersiniz?
Başka diyarlarda yaşamanın hayalini kuranlar, hayalini kurdukları yere taşındıklarında uzun bir süre geldikleri yeri yaşamamayı yaşarlar. Bu kıyaslama mücadelesi, siz gözlem yaparken algılarınızı hep açık tutmanızı sağlar. İstanbul, kalbi dünyayla bir atan detaylarla dolu bir şehir. Buradan dünyaya seslenmek istediğinizde Hey! demeniz yeterli.
Çalışmalarınızda bir yandan 70’li yılların havasını solurken bir yandan nostaljinin günümüzün teknolojisiyle bambaşka bir uyarlamasına şahit oluyoruz. Müzik yolculuğuna rap ile başlayan biri olarak çalışmalarınızın çeşitlenmesini ya da evrilmesini neye bağlıyorsunuz?
Nostalji kaybetmişliğin belirtisidir. Yüzeysel formların nostaljisi olur. Vcd, plak nostaljiktir. Fakat plaktaki Zeki Müren nostaljik değildir. Milli eğitim bakanlığı yayınları nostaljiktir. Yunus Emre nostaljik değildir. Hayatındır, kanında dolaşandır.
Hey! Douglas’a göre müziği zamansız yapan nedir?
Ses dilden önce gelir. Ses dile geldiğinde zamansız olur.
Birçok önemli isimle ortak çalışmalarınız var. Yakın zamanda dinleyicilerinize sunacağınız sürpriz buluşmalar var mı?
Seri buluşmaların olacağı bir dönem geliyor. Sanırım sürprizi normalleştirmek gerekiyor.:) (gülüyor)
2020 yılında “En İyi DJ” ödülünü alan bir isim olarak sizce Hey! Douglas’ın başarısının sırrı nedir? Sektöre adım atmak isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?
Gençlik umut verici olmak demektir. Eğer bir insan başkalarını heyecanladırabiliyorsa o insan gençtir. Tavsiyem genç kalın.
İstanbul Kavuştayı birbirinden farklı müzik türlerini şehrin geneline yayılarak meydanlarda festival havası yaşatıyor. Konser serisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Tuzla’da ilk kez çalmıyor gibiydim. Herkesin birbiriyle özlem giderdiği bir kavuşma oldu diyebilirim. Hep beraber çok sesli olduk. Meydanların dans etmek için var olduğunu gördük. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Birbirinden farklı tarzda ve türde birçok etkinliğe ev sahipliği yapan, çok kültürlülüğün bir yansıması olan İstanbul, kültür sanat odağında sizin için ne ifade ediyor?
İstanbul’u ve İstanbul’un çok kültürlülüğünü birkaç cümlede açıklamak imkansız fakat dünyada eşi benzeri az olan kozmopolitlikte bir yer; dünyanın doğal kültür başkentlerinden. Ben de bu şehirde yaşayan bir sanatçı olarak kendimi çok zengin hissediyorum. Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmelerden ötürü kültürden, güzelliklerden, hoş sohbetten, sanattan uzak kaldık hep beraber fakat kültür ve sanat yaşam demektir, yaşama sevinci demektir; hatta üzüntünü de özgürce ortaya dökebilmek demektir, yaşama dair her şeydir. İstanbul’un yeniden kültürle sanatla yaşama sevinciyle anılması en büyük arzum. Ben de İstanbul’da yaşayan Ankaralı bir sanatçı olarak bunun için çabalıyorum, konserler veriyorum. Yurtdışına gittiğimde İstanbul’dan ve İstanbul’un kültürel zenginliğinden bahsediyorum; çünkü bu hepimizin zenginliği.