İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenecek 26. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim’de perdelerini açmaya hazırlanıyor. Bu yıl Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenecek festival, Türkiye’den ve yurtdışından, merakla beklenen, yepyeni oyunlardan yenilikçi ve ufuk açıcı performanslara, toplam 24 tiyatro, performans ve dans gösterisini bir araya getirecek.
Bu yıl 50. yaşını kutlayan İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali, 26. edisyonunda programını yeni bir küratörlük yapısıyla şekillendirdi. 26. İstanbul Tiyatro Festivali, yazıp yönettiği 100’den fazla oyunla ve kurduğu topluluklarla Türkiye tiyatrosunun son 40 yılındaki en önemli isimlerden Işıl Kasapoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleştirilecek.
Işıl Kasapoğlu tarafından hazırlanan 26. İstanbul Tiyatro Festivali, yerelden evrensele, geçmişten geleceğe köprüler kuran, farklı disiplinleri buluşturan, klasiklere özgün ve çağdaş yorumlar sunan, genç kuşak sanatçıları teşvik ederken usta isimlere saygı duruşunda bulunan zengin bir programla 26 Kasım’a kadar devam edecek.
Festival biletleri, İKSV Lale Kart üyeleri için 12 Eylül Pazartesi 10.30’da başlayacak indirimli ön satış döneminin ardından 16 Eylül Cuma günü saat 10.30’da passo.com.tr üzerinden ve İKSV ana gişeden satışa sunulacak. Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında, belirli sayıda öğrenci bileti ise 10 TL’den satışa çıkacak.
Festivalin Onur Ödülü Ali Poyrazoğlu’na sunuldu
26. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü, bu yıl 60. sanat yılının yanı sıra kendi adını taşıyan tiyatrosunun da 50. yılını kutlayan tiyatro oyuncusu, yazarı ve yönetmeni Ali Poyrazoğlu’na sunuldu.
Bizet’nin Carmen’ine atıfla yarattığı yepyeni projesi Habanera Makamı ile festivale konuk olacak Ali Poyrazoğlu, tiyatro ve operayı buluşturduğu gösterisinde anılarından hareketle, Çiğdem Erken Quartet eşliğinde tiyatronun ve operanın ana caddelerinden çıkıp arka sokaklarında dolaşacak. Oyun 7 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek prömiyerinin ardından 19 Kasım’da Süreyya Operası’nda tekrar izleyiciyle buluşacak.
Festivalin açılışı Kibarlık Budalası Remix ile yapılacak
Festival, Molière’in doğumunun 400. yılında efsanevi Fransız yazarın en sevilen oyunlarından Kibarlık Budalası’nın çağdaş bir uyarlamasıyla açılıyor. 25 ve 26 Ekim’de Maximum UNIQ Hall’da izlenebilecek oyun seyirciyi geleneksel seyir kurallarının da dışına çıkarıyor.
Festival, Moliere’in 400. yaşını kutluyor
Açılışını bir Molière uyarlaması olan Kibarlık Budalası Remix ile yapacak festival ayrıca, köklerinin ünlü yazarın kurduğu topluluğa kadar uzanması nedeniyle “Molière’in Evi” olarak da anılan ve günümüzde faaliyetini devam ettiren en eski tiyatro topluluğu olan Comédie-Française’in Molière’in 400. yılını kutlamak üzere sahnelediği en seçkin oyunların perdeden gösterimleriyle izleyicileri bir Moliere maratonuna davet ediyor. Topluluk, yazarın ürettiği son eser olan Hastalık Hastası’nda Claude Stratz’ın 21 yıl önceki unutulmayan sahnelemesini yeniden hayata geçirirken Molière’in en tanınmış eseri Kibarlık Budalası’nda ünlü yönetmen çift Valérie Lesort ve Christian Hecq ile güçlerini birleştirerek yepyeni ve ihtişamlı bir yapım sunuyor. 12 Kasım’da Atlas 1948 Sineması perdesinde gösterilecek bu maratonun son seansında ise tiyatroseverleri, 358 yıl sonra ilk kez sansürsüz orijinal hâliyle, çağımızın önde gelen yönetmenlerinden Ivo van Hove tarafından sahnelenecek Tartuffe veya İkiyüzlülük bekliyor. Moliere Maratonu Institut Francais Türkiye’nin desteği ile gerçekleşiyor.
İstanbul Şehir Tiyatroları ise Molière’in 400. doğum yılı vesilesiyle uzun yıllar sonra Tartuffe’ü tekrar sahneliyor. Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğini üstlendiği oyunda, Orhan Veli’nin olağanüstü çevirisine şiirlerinden bestelenen şarkılar da eşlik ediyor. 15 Kasım’da Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde sahnelenecek bu yeni yapımda inanç, aile, aşk, mizah, müzik, acı, hüzün iç içe ve olanca dinamiğiyle seyirci karşısına çıkıyor.
Akram Khan Topluluğu Orman Kitabı ile festivale konuk oluyor
Akram Khan Topluluğu uzun bir aranın ardından bir kez daha İstanbul’a konuk oluyor. Çağımızın tartışmasız en önemli koreograf ve dansçılarından Akram Khan’ın nisan ayında prömiyerini yapan ve Khan’ın benzersiz stilini tüm muhteşemliğiyle sergileyen en yeni koreografisi Orman Kitabı festivalde izleyiciyle buluşuyor. İngiliz yazar Rudyard Kipling’in unutulmaz romanı Orman Kitabı’nı geleneksel Hint dansı kathak ile çağdaş dansı bir araya getirip çokdisiplinli bir dans tiyatrosuna uyarlayan Akram Khan, Mowgli’yi bu kez karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor. Stanley Kubrick ve Peter Gabriel gibi önemli isimlerle çalışan ünlü besteci Jocelyn Pook’un eşsiz müziklerinin desteklediği, en son görsel teknolojiyle yaratılan büyülü sahneleriyle Orman Kitabı uzun süre akıllardan çıkmayacak bir görsel ziyafet vadediyor. 28 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek gösterinin yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ENKA Vakfı, yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru ise Zorlu PSM.
Festivalden yeni keşifleri sevenlere: Titanlar
Eleştirmenler tarafından Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimler arasında sayılan Euripides Laskaridis ilk kez Türkiye’de! Her detayında sürprizler, heyecan ve şefkat barındıran, akıllardan uzun süre çıkmayacak Titanlar, izleyicisine bildiği her şeyi geride bırakıp bambaşka bir evreni keşif imkanı sunuyor. Ne istediğimizi ve gerçekte neye ihtiyacımız olduğunu tartışmaya açıyor. 23 ve 24 Kasım’da festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM’de sahnelenecek oyun her detayında sürprizler ve heyecan barındırıyor.
Ters yüz bir Romeo ve Juliet hikâyesi
Kalıpları yıkan eserleriyle Birleşik Krallık sahnesinin günümüzdeki en etkileyici yönetmenlerden Ben Duke, Shakespeare’in ünlü trajedisini ters yüz ederek Juliet ve Romeo başlığıyla, tümüyle orijinal bir eser yaratıyor. Çağdaş bakışı ve çok katmanlı yaklaşımıyla övgüler toplayan bu eğlenceli, duygu dolu ve sürükleyici oyunda, ölmeyip 40’lı yaşlarına ulaşmış Juliet ve Romeo’nun o dillere destan aşkı gündelik hayatın ağlarında çırpınıyor. Oyun, 3 ve 4 Kasım’da Maximum UNIQ Hall’da izleyiciyle buluşacak.
Festival, Pasolini’nin doğumunun 100. yılını kutluyor
Festival, Pier Paolo Pasolini’nin doğumunun 100. yılını, dâhi yönetmenin benzersiz dünyasını dansla yorumlayan Pasolini: Gizli Yangınlar ile kutluyor. Yönetmen, senarist, oyun yazarı, şair, yazar ve gazeteci, sahip olduğu zengin kültürel birikimle resimden tercümeye pek çok farklı alana katkı sağlayarak ismini sadece İtalya’nın değil 20. yüzyılın en büyük entelektüelleri arasına yazdıran Pasolini’ye adanmış bu gösteride, geçmişten günümüze insanlığın tutkulu ama çelişkilerle dolu hikâyesi canlandırılıyor. Monica Casadei’nin koreografisiyle Pasolini: Gizli Yangınlar İş Sanat ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin desteğiyle 21 ve 22 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek. Gösterinin yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ise ENKA Vakfı.
Selçuk Yöntem’den festivale özel: İlyada
Selçuk Yöntem festivale özel destansı bir akşamda izleyicileri 1500 yıl önceye, Truva Savaşı’nın tam ortasına götürüyor. Alessandro Baricco’nun çağdaş bir yaklaşımla kısaltarak yeniden kaleme aldığı İlyada, usta oyuncu Selçuk Yöntem’in yorumuyla hayat bulurken Fazıl Say’ın kendi bestelerinden bu performansa özel derlediği seçkiyi piyanist Ece Dağıstan Say yorumlayacak. 8 ve 9 Kasım’da Süreyya Operası’nda gerçekleştirilecek bu müzikli okumaya sahnede kum sanatçısı Veysel Çelikdemir de eşlik edecek.
Okan Bayülgen’den bir prömiyer: Richard
Okan Bayülgen, yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği Richard ile ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oluyor. İngiltere’de küçük bir tiyatro topluluğu III. Richard oyununun provalarını yaparken polis tarafından aranan birinin tiyatroya sığınmasıyla başlayan oyunda, var olan düzene, sanatın mevcut kurumsal, etik ve hiyerarşik yapısına karşı olan bu adam, önce III. Richard rolünü, ardından yönetmen koltuğunu ele geçiriyor ve her şeyi yıkarak sahneye alışılagelmemiş bir prodüksiyon koyuyor. Oyunun 17 Kasım’daki prömiyerine festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM ev sahipliği yapacak.
Festivalde yer alan bir başka III. Richard yorumu ise III Richard: Niçin Yaptım. Yönetmen Mehmet Birkiye, Hakan Gerçek’in III. Richard’a hayat verdiği oyunda izleyicileri hedef ve tutku ikilisini yeniden gözden geçirmeye davet ediyor. Oyun, 24 ve 25 Kasım’da Alan Kadıköy’de izleyiciyle buluşacak.
Ferhan Şensoy’un anısına: Şahları da Vururlar
Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy’un vefatından sonra Şahları da Vururlar ile sahnelere dönerken tarihi Ses Tiyatrosu da perdelerini yeniden festivalde açıyor. Şensoy’un benzersiz mizahı, kıvrak zekâsı ve sözünü sakınmayan üslubuyla günümüze göndermeler yaptığı bir tarih parodisi olan bu müzikli güldürü 1980’lerin ilk yarısı boyunca aralıksız sahnelenmiş ve ülke çapında büyük yankı uyandırmıştı. 11 ve 12 Kasım’da Ses Tiyatrosu’nda sahnelenecek oyunun yönetmen koltuğunda bu kez Volkan M. Sarıöz var.
Festivalin “Bu İşte Bir Kadın Var” bölümü kadın üretimini görünür kılmayı amaçlıyor
Festivalde kadınlar tarafından yönetilen oyunların bir araya geldiği, sanat alanında kadın üretimini daha da görünür kılmayı amaçlayan “Bu İşte Bir Kadın Var” başlıklı bölümünde yer alan üç oyun, Odeabank’ın tema sponsorluğunda seyirciye sunuluyor.
Sanatçı Zülfü Livaneli, kaleme aldığı ilk tiyatro oyunu Duvar ile festivale konuk oluyor. Bilge Emin’in yönettiği oyun, dünyanın farklı yer ve zamanlarında benzer acıları yaşamış dört insanın bir otel odasında kesişen yollarını, iç içe geçen hikâyelerini anlatıyor. 31 Ekim ve 1 Kasım’da festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM’de sahnelenecek oyun, yakın geçmişin toplumsal yıkımlarının izlerini bu insanlar aracılığıyla cisimleştirirken geçmişe sadece yıkımların değil, hayatta kalma mücadelesinin, umudun da tarihi olarak bakıyor.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, Aliye Ummanel’in yazıp yönettiği Kapalı oyunu ile festivale ilk kez konuk oluyor. Kıbrıs’ın önemli bir sosyal ve insani gerçeğini ele alan oyun, ülkenin yaklaşık yarım asırdır siyasi sebeplerden dolayı kapalı tutulan bölgesi Varoşa’daki insanların hikâyelerini anlatıyor. 12 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek oyun, on bir oyuncuyla on bir ayrı monologdan oluşuyor.
Oyun metni toplumsal cinsiyet araştırmalarına dayanarak yazılan Bir Tatlı Kaşığı Çamur, tek bir kadının ağzından dökülüyor gibi görünse de aslında bütün kadınların ortak hikâyesi… Oyunun dünyası bu ortak paydadan beslenerek hayat buluyor ve oyuncular seyirciyle aralarında hiçbir engelin olmadığı boş bir alanda, farklı performans tekniklerini kullanarak uzamın ve oyunsu olanın peşine düşüyor, dinamik ve alternatif bir dil yaratıyor. Elif Candan’ın yazıp Pınar Akkuzu’nun yönettiği oyun 22 Kasım’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Bu İşte Bir Kadın Var teması kapsamında ayrıca, tiyatromuzda son yıllarda yer alan kadın oyunlarına dair çok tartışılan sorunlara odaklanılacak Kadın Anlatılarına Feminist Bakış başlıklı bir panel düzenlenecek. 20 Kasım Pazar günü saat 14.00’te Kadıköy’deki Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nde gerçekleştirilecek panelde, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyunun yazarı Dr. Öğretim Üyesi Elif Candan ve yönetmeni Pınar Akkuzu, Prof. Dr. Fakiye Özsoysal’ın moderatörlüğünde, bu metinlerin feminist okuryazarlık ışığında nasıl ele alınabileceğini ve sahneye konulabileceğini kendi deneyimlerini de paylaşarak konuşmaya açacaklar.
Klasikten dansa ve metin tiyatrosundan interaktif tiyatroya…
Dansçı ve koreograf Korhan Başaran, Romalı şair Virgil’in Aeneid ve İngiliz yazar Marlowe’un Kartaca Kraliçesi Dido eserlerinden ilham alarak kurguladığı tek kişilik performansı Dido’da, sahneyi devamlı yenileyen görsel tasarımıyla seyirciyi zaman ve mekân algısına meydan okuyan bir hikâyeyi yaşamaya davet ediyor. Oyun, 2 Kasım’da Alan Kadıköy’de izleyiciyle buluşacak.
Emre Koyuncuoğlu’nun yazıp yönettiği, metin tiyatrosu, video sanatı, enstalasyon, deneysel ses yerleştirmesi, performans, interaktif tiyatro kavramlarının iç içe geçtiği Medea’ya İnce Ayar’da, İstanbul’da çocuk bakıcısı olarak çalışan Gürcü bir anne ve kızının, bakıcılığını yaptıkları evdeki çocukların anneleriyle olan ilişkilerine, kendi yaşam mücadelelerinde geleceği nasıl kurguladıklarına dair bir hikâye aktarılıyor. Oyun, 13 ve 14 Kasım’da Müze Gazhane Meydan Sahne’de sahnelenecek.
Eskişehir Şehir Tiyatroları, Ali Eyidoğan’ın Türkiye tiyatrosunun devlerinden Haldun Taner’in oyunlarından, hikâyelerinden ve gazete yazılarından derleyip sahneye uyarladığı Yaşasın Demokrasi ile festivale konuk oluyor. Seyircilerin bir milletin yapısına ve demokrasisinin aksayan taraflarına tanık olacağı oyun, 20 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde izlenebilecek.
İspanya’dan bol ödüllü bir kukla gösterisi: Yaşam
İspanyol kukla ustası Javier Aranda el kuklasının sınırlarını zorlayarak ona yepyeni boyutlar kattığı bol ödüllü gösterisi Yaşam’da sadece iki eli ve bir dikiş sepetiyle içten, duygu dolu ve eğlenceli bir dünya kuruyor. İzleyiciler kâh kahkahalara kâh gözyaşlarına boğan bu gösteri, Cervantes Enstitüsü’nün katkılarıyla, 19 Kasım’da Alan Kadıköy’de izlenebilecek.
Ortak Yapım projesinin yeni oyunu: Nuh’un Gemisini Aramak
ENKA Sanat’ın Ortak Yapım projesi kapsamında yapımını üstlendiği Nuh’un Gemisini Aramak, iki kardeşin hayatına odaklanıyor. Yakın tarihimizin fotoğrafını çeken oyunda babadan kalma eski bir kamyonetle doğdukları kasabaya doğru bir seyahate çıkmak mecburiyetinde kalan kardeşler yolculukları sırasında sahne üstünde yeni bir dünyayı inşa ederek heyecanlı bir seyir deneyimi yaratıyorlar. Gökhan Erarslan’ın yazıp Ayşe Draz’ın yönettiği oyun 15 Kasım’da ENKA Oditoryumu’nda prömiyer yapacak.
Festivalden çocuklara özel: Fransa’dan Toyo !
5 Kasım’da Alan Kadıköy’de, Institut Francais Türkiye’nin desteğiyle izleyiciyle buluşacak ünlü sirk topluluğu Les Colporteurs’un eğlenceli gösterisi Toyo ! çocukları sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkaracak. Sert, kocaman ve içi boş bir boru olan Toyo’nun akrobat Gillou ile kurduğu dostlukta, müzisyen Coline’in eşliğinde şekilden şekle girerek bazen bir uçağa, kostüme, teleskopa veya bir eve dönüşmesi çocukların hayal gücünü harekete geçirecek.
Festivalden benzersiz bir kapanış: İstanbul Mon Amour
İstanbul Mon Amour, Orhan Veli Kanık’ın İstanbul’u Dinliyorum şiirine nazire olarak düşünülmüş; şehrin değişen kültürünü, seslerini, insanlarını, gündelik yaşamını şiirsel zeminle iç içe ve kontrast halinde sunan benzersiz bir gösteri. Sabah saatlerinde başlayıp akşam saatlerinde sürprizlerle dolu bir partiyle son bulacak performanslar, tiyatro merkezde olmak üzere dans, müzik, görsel sanatlar, edebiyat gibi farklı disiplinleri buluştururken izleyiciler İstanbul’un farklı yaşam biçimlerini temsil eden bölgeleri boyunca bir yolculuğa çıkacak. 26 Kasım’da Süreyya Operası’nda başlayıp Şehir Hatları Vapuru, İMÇ, Kanyon, Galatasaray Lisesi ve Salon İKSV’de devam edecek; Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Alper Maral, Ebru Cansız, Barabar, Büyük Ev Ablukada, Cevdet Erek, Sarp Aydınoğlu, Gülinler ve diğer sürpriz konukların katılımıyla gerçekleşecek performans serisi İstanbul Mon Amour’un gösteri sponsoru ise MEKE Sanat.
Festival tiyatroseverlere ücretsiz etkinlikler de sunuyor
26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek birbirinden farklı pek çok etkinlik de izleyicilerle buluşacak. Ücretsiz etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.