“Yaşayan İnsan Hazineleri: Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri” Ödül Töreni, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde düzenlenen “Yaşayan İnsan Hazineleri: Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri” ödül töreni, Başbakan Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın katılımlarıyla, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Ödüllerin sahiplerini tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan sanatçıların, kendi alanlarında tüm hayatlarını vakfederek elde ettikleri becerileriyle, ortaya koydukları ürünlerle, ülkeye ve dünyaya kazandırdıkları değerlerle her türlü teşekkürü ve takdiri hak ettiklerini söyledi.
“Türkiye, Yaşayan İnsan Hazineleri Bakımından Verimli Bir Ülke”
Türkiye’nin, yaşayan insan hazineleri bakımından verimli bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, her konuda olduğu gibi, bu hususta da elimizdeki hazinelerin tespitini ve değerlendirilmesini yeteri kadar yapamadığımızı düşünüyorum” dedi.
Türkiye’nin, UNESCO’nun ‘Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne 2006 yılında taraf olduğunu hatırlatarak bu adımın ardından gerçekleştirilen çalışmaları ve uygulamaları aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar ‘yaşayan insan hazinesi’ olarak ödüllendirilen sanatçıların, hemen her sanat ve zanaat dalından olmak üzere çeşitlilik gösterdiğini kaydetti.
Türkiye’nin her köyünde, kasabasında, ilçesinde, şehrinde, ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ sıfatını hak eden, kıymetli insanların olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Yurt gezilerimde, zaman zaman bu sanatçılarımızla, ustalarımızla, zanaatkârlarımızla karşılaşıyor, kendileriyle hasbihâl ediyorum. Yaşları bir hayli ilerlemiş olan bu sanatçılarımızın, ustalarımızın maharetlerini yeni nesillere aktarma konusunda sıkıntıları olduğu anlaşılıyor. Gençlerimiz, maalesef, büyük emek ve sabır gerektiren bu işlere yeteri kadar ilgi göstermiyor. Üstadın dediği gibi, ‘Ustada kalırsa bu öksüz yapı, onu sürdürmeyen çırak utansın.’ Bugün, pek çok alanda, ocaklarını tüttürecek, el verecek gençler bulamayan ustalarımız, maalesef, kendi işlerinin son temsilcileri durumundadır. Bu tür değerlendirmelerin, bu tür ödüllendirmelerin, gençlerimiz arasında, somut olmayan kültürel miraslarımızın beşerî kaynağını sürdürecek bir ilgiyi körüklemesini temenni ediyorum.”
“Boynuz Kulağı Geçmezse, Orada Bir Sorun Var Demektir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hayatının, yapılan tercihlerden ve verilen kararlardan ibaret olduğuna işaret ederek, “Bazı insanlar, doğru kararlarla hem kendi hayatlarına, hem de tüm insanlığa anlam katarken, bazıları da yanlış kararlarıyla kendileriyle birlikte insanlığın da mahvına sebep olabiliyor. Atomu parçalayarak pek çok hastalığın tedavisine vesile olan da, onu bombaya dönüştürerek kitlesel katliamlara yol açan da insandır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Hayatını boşa geçirip unutulanlarla, akıldan çıkmayacak eserler verenler arasındaki temel farkın müsebbibinin yine kendimiz olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Nitekim “Yaşayan İnsan Hazineleri” olarak tarif ettiğimiz değerlerimiz, özel bir eğitimleri olsa da, olmasa da, usta-çırak ilişkisiyle, gönüllerinin aktığı, kabiliyetlerinin elverdiği alanlarda kendilerini yetiştirmişlerdir. Tabii, bir sanatı, bir zanaatı, ustasından öğrenmek önemlidir; ama asıl olan onu daha ileri taşımaktır. Atasözümüzde ifade edildiği şekliyle, boynuz kulağı geçmezse, orada bir sorun var demektir.”
Kültürümüzde, nesilden nesile geçen sanatın ve ilmin, en az bilgi kadar önemli bir ölçüsünün edep olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte böyle olduğu için, bizim ecdadımız, ilimle, sanatla, zanaatla edebi buluşturup, Ahilik teşkilatını kurmuştur. Sadece nesilden nesile bilginin, becerinin aktarıldığı değil, aynı zamanda edebin, milleti millet yapan vasıfların aktarıldığı Ahilik sistemi, devlet ve toplum geleneğimizin görünmeyen omurgasıdır” diye konuştu.
“15 Temmuz 2016 Tarihi De Bir Dönüm Noktasıdır”
Türk tarihinin dönüm noktalarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz 2016 tarihi de bir dönüm noktasıdır” dedi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Türk milleti, yaklaşık bin yıldır, Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın açtığı yolda, İznik’te Süleyman Şah’ın diktiği bayrağın altında, İstanbul surları önünde Fatih’in, kutsal topraklarda Yavuz’un izinde ilerlerken, feyzini de Ahi Evran gibi, Mevlânâ gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Hacı Bayram Veli gibi, Somuncu Baba gibi gönül erlerinden almıştır. Milletlerin tarihlerinde dönüm noktaları vardır. Bizim tarihimizde nasıl 1071 dönüm noktasıysa, 1299 dönüm noktasıysa, 1453 dönüm noktasıysa, 1923 dönüm noktasıysa, inanıyorum ki 15 Temmuz 2016 tarihi de bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyetimizin 93 yıllık geçmişi boyunca arayışı içinde olduğumuz, bileğimizi ve yüreğimizi aynı gaye için bir araya getirme sıkıntımızı, 15 Temmuz’la birlikte geride bıraktığımızı düşünüyorum.”
Türk milletinin, 15 Temmuz’da, sadece hürriyetine, inancına, bayrağına, ezanına, demokrasisine değil, aynı zamanda hedeflerine de sahip çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın, FETÖ, PKK, DEAŞ gibi tüm terör örgütlerine meydan okuyup ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ dediğini ve bu ilkesinden vazgeçmeyeceğini gösterdiğini dile getirdi.
Konuşmasının sonunda, Yaşayan İnsan Hazineleri “Geleceğe Aktırılan Mirasın Temsilcileri” ödüllerini kazanan sanatçıları tebriklerini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede yaşayan tüm insan hazinelerinin en kısa sürede tespit ve taltifi temennisi ile sözlerini tamamladı.
Başbakan Yıldırım: Bizi Biz Yapan Özelliklerimizi Kaybetmemeliyiz
Başbakan Binali Yıldırım, törende yaptığı konuşmasına, yaşayan insan hazinelerini her yıl milletle buluşturarak, geleneği, geçmişe taşıyacak önemli bir projeye imza atan Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür ederek başladı. Başbakan Yıldırım, “Millet şuuru, kültür değerlerimiz, inançlarımız, bizi biz yapan özelliklerimizi kaybettiğimiz zaman, gelecekle ilgili çok büyük tehlikeyle karşı karşıya kalmamız mukadder olur, kaçınılmaz olur” dedi. Yıldırım, hem maddî kalkınma hem manevî kalkınma konusunda gelenekleri koruyarak, ülkenin geleceğini oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Başbakan Yıldırım, “Gençlerimiz bizim geleceğimiz. Onların geçmişimizi en doğru, en iyi şekilde öğrenerek, bu uğurda hayatlarını hasretmiş ve çok büyük emeklerle ortaya koymuş oldukları eserleri bilerek geleceğe hazırlanmaları, ülkemizin, milletimizin değerlerinden kopmadan medeniyet yürüyüşünü sürdürmemiz elbette ki millet olarak, millet şuuruyla hem istiklalimizin hem de 2023, 2035, 2053 hedeflerimizin gerçekleşmesi için vazgeçilmez en önemli varlığımızdır” diye konuştu.
Mevlânâ’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da sıkça kullanılan “Adam odur ki bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser” sözünü hatırlatan Yıldırım, AK Parti iktidarı olarak son 14 senede bu prensiple hareket ettiklerini belirtti.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz, millet olarak kökümüz mazide olan atileriz. Köklerimizi, geçmişimizi daima yaşatacağız, yaşatacağız ki geleceğimizi en güzel şekilde inşa edelim. Millet şuuru, kültür değerlerimizi, inançlarımızı, bizi biz yapan özelliklerimizi kaybettiğimiz zaman gelecekle ilgili çok büyük tehlikeyle karşı karşıya kalmamız mukadder olur, kaçınılmaz olur.”
Bu özelliğin hâlâ dipdiri olduğunun 15 Temmuz gecesi görüldüğünü vurgulayan Yıldırım, Türk milletinin silâha, topa, tanka karşı göğsünü siper ederek alçakça bir darbe girişiminde bulunan terör güruhuna gerekli dersi verdiğini, Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini sağlamayı başardığını” ifade etti.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü, halkın refahı ve güvenliği için canını veren bütün şehitlere rahmet, gazilere de sağlıklı ve uzun bir ömür diledi.
Başbakan Yıldırım, bu önemli etkinliği başlatarak, yaşayan insan hazineleri fikrini bir geleneğe dönüştüren ve bunu tanıtma yönünde gayret eden Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve ekibine bir kez daha teşekkür etti.
Bakan Avcı: Kültürel Miras Taşıyıcılarını Önemsiyor ve Destekliyoruz
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ise ödül töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2006’da UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf olmasının ardından, Bakanlığınca ülkedeki somut olmayan kültürel miras unsurlarına ilişkin araştırma, saptama, koruma, yaşatma, arşivleme ve teşvik çalışmalarının yoğun biçimde sürdürüldüğünü belirtti. Bakan Avcı, “Somut olmayan kültürel mirasın sürdürülebilir bir şekilde korunmasındaki en önemli husus, kültürel miras taşıyıcılarının bilgi ve tecrübelerini genç kuşaklara aktarmalarının güvence altına alınmasıdır. Bu doğrultuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayeleri, riyasetinde somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarının bilgi ve becerilerini geliştirmeleri ve taşıyıcısı oldukları mirası gelecek kuşaklara aktarmaları konusunda teşvik edilmesine yönelik çalışmaları son derece önemli buluyor ve destekliyoruz.” dedi.
Sözleşmenin yükümlülüklerinden biri olan envanter çalışmaları çerçevesinde, 2008’den beri Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri çalışmalarının yapıldığını ifade eden Avcı, bu kapsamda, 2008’den 2014’e kadar Bakanlıkça 110 değerin Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri’ne kaydedildiğini, 20 miras taşıyıcının da Yaşayan İnsan Hazinesi olarak ilân edildiğini bildirdi.
Yaşayan insan hazinelerine teşekkür eden Avcı, Şeref Taşlıova, Tacettin Diker, Sıtkı Olçar, Bekir Tekeli ve Neşet Ertaş gibi hayatını kaybeden miras taşıyıcılarını da rahmetle andığını dile getirdi. Avcı, şöyle konuştu:
Çok Güzel Bir Adım Atmış Oluyoruz
Bakan Nabi Avcı, törenin, somut olmayan kültürel mirasın belirli unsurlarının icra edilmesi ve yeniden inkişaf etmesi için gerekli bilgi ve becerileri yüksek olan kültürel miras taşıyıcılarını “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak ilân etmek ve kültürel mirasa katkılarından dolayı şükranlarını sunmak için gerçekleştirildiğini belirtti.
Bakanlık olarak benimsedikleri koruma hedefine biraz daha yaklaşmış olduklarını ifade eden Avcı, şunları kaydetti:
“Omuzlarımız üzerinde ortak bir sorumluluk olarak hissettiğimiz kültürel miras unsurlarımızın gelecek kuşaklara aktarılması hususunda çok güzel bir adım atmış oluyoruz. Ömürlerini kadim kültürümüzün yaşamasına adamış olan bu çok değerli ustalarımıza, sanatçılarımıza, yaşayan insan hazinelerimize, göstermiş oldukları eşsiz çabalarından dolayı huzurlarınızda teşekkürlerimizi sunuyor, tutkuları, azimleri ve çabaları genç kuşaklara paylaşmaları karşısında şükranlarımızı arz ediyoruz.”
Ödül Töreni
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilân edilen kişilere ödül ve beratlarını takdim etti.
Takdim sırasında, atma türkü geleneğinde ödül almaya hak kazanan Osman Efendioğlu ve çırağı Ahmet Çakar kemençe eşliğinde, “Külliyede açıldı 15 Temmuz davası / Belasını bulacak FETO’su, PKK’sı / Çok yakında kopacak FETO’ların kafası / Ha bu mübarek vatan ecdadımın mirası / Reisim üstünüzde Allah’ımın duası / Mukaddes vatanımı kullanamaz başkası.” ifadelerinin yer aldığı atma türkü örneği söyledi. Macahel Yaşlılar Korosu da yerel halk dansı eşliğinde türkü icra etti.
Yaşayan İnsan Hazineleri
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatının (UNESCO), kültürel mirasın korunması için 17 Ekim 2003’te kabul ettiği Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne 27 Mart 2006’da taraf olan Türkiye, 2008’den beri Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanter çalışması yürütüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar kapsamında ilân edilen “Yaşayan İnsan Hazineleri”, somut olmayan kültürel mirasın belirli unsurlarının icra edilmesi ve yeniden yaratılması için gerekli bilgi ve becerileri yüksek derecede haiz kişileri ifade ediyor.
“Yaşayan İnsan Hazineleri” ilân edilmek için kişilerin ustalığını en az 10 yıldır icra ediyor olması, sanatını usta-çırak ilişkisiyle öğrenmesi, bilgi ve becerisi uygulamadaki üstünlüğü, konusunda ender bulunan bilgi ve beceriye sahip olması, kişi veya grubun yaptığı işe kendini adamışlığı, kişi ya da grubun bilgi ve becerilerini geliştirme yeteneği, kişi veya grubun bilgi ve becerilerini çırağa aktarma becerisi gibi özellikler gerekiyor. Bu kapsamda, 2009’da 7, 2010’da 9 ve 2012’de 4 kişi “Yaşayan İnsan Hazinesi’ ilân edildi.
“Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak 2015’te ise 9 kişi ve 1 grup belirlendi. Bu çerçevede, mersiye geleneğinde Celal Yılmaz, aşıklık-zakirlikte Mehmet Acet, minyatür sanatında Cahide Keskiner, klasik kitap sanatlarında İslam Seçen, sedef kakma sanatında Salih Balakbabalar, kalem işinde Muammer Semih İrteş, keçecilikte Ahmet Yaşar Kocataş, aşıklıkta İsmail Nar, atma türkü geleneğinde Osman Efendioğlu ile çoksesli şarkı söyleme geleneği alanında Macahel Yaşlılar Korosu ilân edildi.