Osmanlı döneminde Ramazan imsakiyelerini muvakkitler hazırlardı... “İstanbul Muvakkithaneleri” hatırlamanın tam zamanı...
“İstanbul Muvakkithaneleri” kitabını yeniden hatırlamanın tam zamanı
Osmanlı döneminde namaz vakitlerinin tespit edilmesi, bu vakitlerin belirlenmesinde kullanılan saatlerin düzenlenmesi, yıllık takvim ve Ramazan imsakiyesi hazırlanması gibi işleri yapan astronomi âlimlerine “muvakkit” denirdi. Bu muvakkitlerin çalışmalarını yürütebilmeleri için genellikle camilerin müştemilatı içerisinde tahsis edilen binalara da muvakkithane denirdi.
İBB Kültür A.Ş. tarafından 2010 yılında yayınlanmış olan “İstanbul Muvakkithaneleri” isimli kitap, iftar ve imsak vakitleri ile Ramazan ikliminin diğer irtibatları dolayısıyla şimdi yeniden hatırlanmayı hak ediyor...
***
Araştırmacı yazar Server Dayıoğlu tarafından “İstanbul Muvakkithaneleri” adıyla hazırlanan eser, zamanın kavranmasına yardımcı olan saat, takvim gibi belirteçlerin hesaplandığı mekânların tarihsel gelişimini anlatıyor. Muvakkithanede kullanılan aletlerden burç hesaplamalarına kadar zamana dair birçok konu kitapta ele alınıyor.
Kitapta, muvakkithanelerin Ramazan ayında iftar ve imsak vakitlerinin belirlenmesi için de kullanıldığı anlatılıyor.
“Muvakkithanedeki görevlinin iftar vaktini bildirmesiyle camimizin müezzini minarenin kandillerini yakar, kenti yüksekten gören bir yerde bulunan görevli de kandil yanınca iftar topunu ateşlerdi. Sahurda da aynı şekilde vakit belirlenirdi. Top sesini duyan diğer cami görevlileri de kendi minarelerindeki kandilleri yakar, ezanı okurlardı.”
Her şehir ve kasabada bir muvakkithane bulunurdu
Kitapta yer alan bilgilere göre Osmanlı-Türk medeniyetinde imaret adıyla bilinen kamu binalarından olan muvakkithaneler, hemen her şehir ve kasabada cami veya mescitlerin bahçesinde bir iki oda halinde bulunurdu. Muvakkithaneler, bulundukları külliyenin vakfı tarafından idare edilir, buralarda çalışan kimselere ise zamanı ayarlayan kişi anlamında “muvakkit” denilirdi.
Özellikle İstanbul’da adım başında bir muvakkithane vardı. En acele işi olanlar bile onların penceresi önünde durarak cebinden altın, gümüş, kordonlu, kordonsuz saatlerini çıkarır ve kurarlardı.
Evliya Çelebi’nin Gözdesi Bayezid Muvakkithanesi
Emeviler döneminde ortaya çıkan muvakkithaneler, Osmanlılarda özellikle İstanbul’un fethinden sonra yaygınlaştı. Şehr-i Şehir’de ilk inşa edilen muvakkithane, 1470 tarihli Fatih Camii Muvakkithanesi, en meşhuru ise Bayezid Camii Muvakkithanesiydi. Evliya Çelebi, bu ünün, muvakkithane saatlerinin çok dakik olmasından ileri geldiğini söylüyor. Teşvikiye, Yavuz Selim, Fatih, Şehzade, Eminönü ise İstanbul’un diğer meşhur muvakkithanelerindendi.
Astronomi dersleri de verilirdi
İsteyenlere basit astronomi derslerinin de verildiği muvakkithanelerde bazı muvakkitler, senelik takvim ile Ramazan ayı için imsakiye hazırlardı. Muvakkitlerin hemen hemen tamamı basit astronomi aletlerini kullanmayı bildikleri gibi, içlerinde bu sahada eser verecek seviyede bilgi sahibi olanlar da vardı.
Muvakkithaneler, muvakkitlerin bilgisine göre hem bir astronomi eğitimi yeri ve hem de basit bir gözlemevi idi. Bu yüzden İstanbul’daki bazı muvakkithanelerin, müneccimbaşıların (astronomi ve astroloji ile ilgili işlerden sorumlu kişi) yetişmelerinde önemli bir yeri bulunmaktaydı.
Osmanlının son dönemine kadar varlıklarını sürdürdüler
Muvakkithaneler, Osmanlının son dönemlerinde özellikle Sultan Abdülmecid döneminde (1839- 1861) meydan saatlerinin yapılmaya başlanması ve mekanik saatlerin yaygınlaşması ile önemini yitirmeye başlasalar da, İstanbul beyefendileri, saatlerinin ayarlarını kontrol için, muvakkithanelerin saatlerinin doğruluğuna inanarak buralara uğramaya devam etmişlerdir.
Cumhuriyetin ilânı ile “Başmuvakkitlik” adı altında kurulan yeni bir müesseseye devredilen muvakkithaneler, 20 Eylül 1952’de kapatıldı. Bu gün bazı muvakkithanelerin binaları halen mevcut olmakla beraber, çoğu metruk ya da başka amaçlarla kullanılıyor.