Dursun Gürlek: Müşküllerimizi çözecek âlimler azalıyor
Beyazıt Ramazan Sohbetleri’nde konuşan kültür tarihçisi Dursun Gürlek, Beyazıt Devlet Kütüphane’sinin ikinci müdürü İsmail Saip Sencer’den bahsederken, günümüzde “müşküllerimizi çözecek alimlerin azaldığını” söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., Diyanet İşleri Başkanlığı, Basın Yayın Birliği ve ESKADER’in katkılarıyla Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen “Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı”nda Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından düzenlenen Ramazan Sohbetleri, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde devam ediyor.
Kültür tarihçisi Dursun Gürlek, Beyazıt Kütüphanesi ve çevresinde yer alan tarihî mekânları anlattığı konuşmasında, bu mekânların hatırlattığı değerli simalara da işaret etti. Gürlek, Osmanlı medeniyetini yaşatan şahsiyetlere ve eserlerine de konuşmasında sık sık yer verdi.
Ramazan Sohbetleri’nin açılışı
Fuar Basın Danışmanı ve ESKADER Yönetim Kurulu Üyesi Elif Sönmezışık’ın yaptığı sohbetin hemen öncesinde Türkiye Kitap ve Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Osman Sarıköse ve ESKADER Başkanı Şerif Aydemir, açılış konuşmaları yaptılar.
Konuşmasına güzel bir Ramazan ayı yaşanmasını dileyerek başlayan Fuar Genel Koordinatörü Osman Sarıköse, ESKADER ile 4 yıldan bu yana Beyazıt Ramazan Sohbetleri’ni düzenlediklerini belirterek, katkılarından dolayı derneğin Kurucu Başkanı Mehmet Nuri Yardım ile ESKADER Başkanı Şerif Aydemir’e teşekkür etti.
Son yıllarda fuarın Beyazıt’ta kurulmasından duydukları memnuniyeti dile getiren Sarıköse, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin kapılarını, Beyazıt Ramazan Sohbetleri’ne açan Kütüphane Müdürü Lütfi Uğuz’a da teşekkürlerini iletti.
ESKADER Başkanı Şerif Aydemir de, son yıllarda sohbet denilince akla ESKADER’in geldiğini vurgulayarak derneğin sohbet organizasyonlarında bir marka hâline geldiğini belirtti. Yalnızca İstanbul’da değil, doğudan batıya Türkiye’nin birçok yerindeki sohbet organizasyonlarına katkı sağladıklarını anlatan Aydemir, yaz aylarında dahi bu faaliyetleri aralıksız sürdürdüklerinin altını çizdi.
Beyazıt Ramazan Sohbetleri’ndeki konuşmacıların tamamının dernekle irtibat hâlinde olduğunu anlatan Aydemir, sözlerini, Ramazan’ın ruhunu besleyen bir program olmasını dileyerek tamamladı.
Ardından, Kültür Tarihçisi Dursun Gürlek, sohbetine başladı.
Vakıf kütüphanelerinin önemi
Konuşmasına bütün ilimlerin tarihinin ilk insanlar kadar eski olduğunu anlatarak başlayan Dursun Gürlek, eskiliğin de alimlerin ve filozofların açıklayamayacağı bir izafîlik taşıdığını kaydetti. Ne zaman Beyazıt Kütüphanesi’ne gelse huzur bulduğunu anlatan Gürlek, kütüphanenin yer aldığı binanın ilk yapılan kütüphane binası olmayıp, onun ek binası olarak tahsis edildiğine dair anekdotlar aktardı. Kütüphaneye ilişkin Muzaffet Gökman’ın Kitaplar Arasında 44 Yıl adlı eserinde bilgilerin yer aldığını söyleyen Dursun Gürlek, “Beyazıt Devlet Kütüphanesi, ilk resmî kütüphanemizdir. Kurucusu da ilme ve eğitime çok önem veren Sultan 2. Abdülhamid Han’dır. Kütüphanenin kuruluşunda çok itina gösterdi. Mekânın ilk adı, Kütüphane-i Umumî’dir. İstanbul’da çok değerli kütüphanelerimiz var. Süleymaniye Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi, Atıf Efendi Kütüphanesi, Koca Ragıp Paşa Kütüphanesi, Selim Ağa Kütüphanesi, belli başlı tarihî kütüphanelerimizdir. Osmanlı’da vakıf kütüphaneleri önem kazanmıştır.” diye konuştu. Gürlek, ardından Koca Ragıp Paşa ve kütüphanesi ile Zeynep Hanım Konağı ve Zeynep Hanım’ın Sultan Abdülaziz Han ile ilgili diş kirası hikâyesini de anlattı. Gürlek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mütebahhir âlim İsmail Saip
“Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin içindeki kitap varlığı çok gibi görünse de Fransa başta olmak üzere dünyanın merkezî noktalarında içinde milyonlarca kitap bulunan kütüphaneler bulunuyor. Kütüphanenin birinci müdürü, hakkında çok az bilgi bulunan Hoca Tahsin Efendi’dir. Kendisi hattat ve imamdı. İkinci müdürü ise İsmail Saip Sencer’dir. Bir Batılı bilgin, onun için ‘Kafasının içi müdürlüğünü yaptığı kütüphaneden daha zengin olan adam’ demiştir. Bu mübalağa değildir. Hatıralardan okuduğumuza göre İsmail Saip Hoca, her ilim dalında mütehassıs bir adamdı. En ileri olduğu saha ise Arap edebiyatıydı. İstanbul Darülfünûn’da Arap Edebiyatı dersleri vermiştir. Kendisi Türkiye’de hatta İslâm dünyasında Arapçayı en mükemmel bilen kişiydi. Üniversiteden istifa etmiş ve kırk yıl boyunca kütüphaneye sarığı ve cübbesiyle müdürlük yapmıştır. Dönemin hükümeti de kendisinin kıyafetine karışmayıp hürmet göstermiştir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel dahi kendisinin bir hayranı idi. Çünkü bütün kütüphane zihninde satır satır yazılıydı. İsmail Hami Danişmend’in, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın, Muzaffer Gökman’ın hatıraları okunursa, İsmail Saip’in ne kadar büyük bir hoca olduğu anlaşılır. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi’ni İsmail Saip Hoca’nın dizinin dibinde yazmıştır. Uzunçarşılı, onun için ‘Mütebahhir (derin) âlim’ demiştir. Bir de hoca kedilere çok düşkündü ve kütüphanenin adı 30’lu yıllarda ‘kedili kütüphane’ idi. Bugün giderek müşküllerimizi çözecek âlimler azalıyor. İsmail Saip Hoca’nın adı bu kütüphane ile özdeş hale gelmiştir.”
Ramazan’ın manevî dünyamızı zenginleştirmesine dair bazı geleneklerden de bahseden Dursun Gürlek, otuz teravih namazının otuz ayrı selâtin camisinde kılınmasının bunlardan biri olduğunu kaydetti.
Hakiki âlimlerin meziyetlerinden de bahseden Gürlek, ilim aşığı olmanın önemini vurgulayarak, merak duygusunun insanın dünyasını zenginleştirdiğini belirtti.
Programın sonunda konuşan Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü Lütfi Uğuz, bu yıl fuar dolayısıyla Beyazıt Ramazan Sohbetleri’nin kütüphanede yapılıyor olmasından ve değerli hocaları ağırlanmaktan ötürü büyük mutluluk ve onur duyduklarını belirtti.
Önümüzdeki yıl Mart ayında İsmail Saip Sencer’in ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Dursun Gürlek, kütüphane bünyesinde anma programları düzenlenmesi gerektiğini söyledi.