''Çanakkale'nin Sırları'' kitapçılarda
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., Türk milletinin varlık mücadelesinin dönüm noktası olan Çanakkale Savaşı’na ait sözlü edebiyatımızda yer etmiş, toplumsal hafızamızda derin izler bırakmış olan 284 hikâyenin derlendiği bir kitap yayımladı.
“Çanakkale Sırları” adıyla yayımlanan kitapta, savaşın oluş şekli, düşmanla mücadele, Türk askerinin fevkalade gayreti, Türk ordusunun sayıca ve teknolojik olarak kendisinden çok çok üstün olan düşman ordusunu yenmesi ve yaşanan diğer birtakım fevkalade olaylara dair anlatıları “efsane”, “menkıbe”, “memorat” ve “anekdot” olmak üzere dört ayrı içerikte ele alınıyor.
Kara Fatma’dan Derviş İbrahim’e…
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Arslan tarafından hazırlanan kitapta, gözünü budaktan sakınmadığı için “kara” lakabıyla anılan Fatma Ana’yı, yağmurdan ıslanmaması için bebeğinin battaniyesini mühimmatın üstüne örten Halime kadını, savaştan üç yüz yıl önce yaşadığı söylenen Derviş İbrahim’i ve nice yiğitlerle alâkalı hikâyeler yer alıyor.
İBB Kültür A.Ş. “Çanakkale Sırları” kitabıyla, bir yandan Milli Mücadelemizde canlarını seve seve feda eden, bu toprakları bizlere vatan olarak bırakan bütün şehit ve gazilerimizi anarken, bir yandan da sözlü edebiyatımızın bu eşsiz anlatıları ile geçmişin bilgisinin genç nesillere aktarılmasını amaçlıyor.
9 ayrı bölüm 284 hikâye!
Kitap, “Allah’ın Mehmetçiğe Yardımı İle İlgili Anlatılanlar”, “Tabiat Unsurlarının Olağanüstülükleriyle İlgili Anlatılanlar”, “Paygamberimizin ve Ashab-ı Kiramın Görülmesi ve Yardımlarıyla İlgili Anlatılanlar”, “Hızır Aleyhisselâm’ın Mehmetçiğe Yardımıyla İlgili Anlatılanlar”, “Evliyaların Mehmetçiğe Yardımıyla İlgili Anlatılanlar”, “Türk Milletinin Olağanüstü Hasletleri ile İlgili Anlatılanlar”, “Mehmetçiğin Olağanüstü Hasletleri İle İlgili Anlatılanlar”, “Çanakkale Savaşı Şehitleri İle İlgili Anlatılanlar” ve “Diğer Olağanüstü Hadiselerle İlgili Anlatılanlar” olmak üzere 9 ayrı bölümden ve 284 anlatıdan oluşuyor.
İşte kitapta yer alan hikayelerden bazıları:
Allah’ın Mehmetçiğe Yardımıyla İlgili Anlatı
İlahî Işık (Memorat)
Anneannemin babası, Çanakkale Savaşı’nda askermiş. Anneannem, babasından dinlediklerini bize anlatırdı. Anlattığı ilginç olaylardan biri şöyleydi: Babası, taarruzdan önce namaz kılar ve sonrasında çatışma başlar. Çatışma esnasında bir arkadaşı vurularak yere düşer. Bir süre sonra beyaz bir ışık, bu arkadaşının üzerine düşer ve asker, hiçbir şey olmamış gibi çarpışmaya devam eder. Bu olayı, birçok kişi de görür.
Tabiat Unsurlarının Olağanüstülükleriyle İlgili Anlatı
Bulutlar Yardıma Geldi (Efsane)
“Bugün tabiat Türkleri gizlemiş, Allah onları korumuştu.” General Hamilton
Türk cephesi üzerinden yükselmeye başlayan sabah güneşinin ışıkları düşman askerlerinin gözlerini kamaştırıyor, isabetli atışlar yapamıyorlardı. Hem güneşin bu konumu, hem de Türklerin yoğun ateşi yüzünden öğleden sonraya kadar ileri hücuma geçemediler. Öğleden sonra Türklerin işini bitireceklerine kesin gözüyle bakıyorlardı. Çünkü yaptıkları hesaba göre, şu anda kendi gözlerini kamaştıran güneş ışınları, öğleden sonra kendi taraflarına doğru eğilecek, dolayısıyla bütün parlaklığıyla Türklerin gözlerini kamaştıracak, kendilerinin de hedeflerini seçmelerine ve vurmalarına yardımcı olacaktı.
Güneş gerçekten de eğilmeye başladı; harekete geçmek üzereyken inanılması güç bir olay meydana geldi: Hava pırıl pırıl, berrak iken, birden sağdan soldan bulutlar gelip güneşin önünü kapayıverdiler. Dahası, hiç beklenmiyorken bir sis tabakası Türklerin önüne çöküverdi. Buna çok şaşırdılar, saat 14.30’da top başı yaparak yoğun bir ateşe başladılar. Türk siperlerini göremeden ateş ettiklerinden atışlarının çoğu boşa gidiyordu. Üstüne üstlük bu bombardıman için getirilmiş bulunan altmışlık toplarından çoğu sebepsiz yere arızalanarak saf haricine çıktılar. Bu çarpışmayı dürbünü ile izlemiş olan General Hamilton, o akşam hatıra defterine kısa bir cümle yazmıştır. “Bugün tabiat Türkleri gizlemiş, Allah onları korumuştu.”
Peygamberimiz’in ve Ashab-ı Kiramın Yardımlarıyla İlgili Anlatı
Bir Alman Subayının Anlattıkları (Memorat)
Alman Subayı Hans Kannengiesser, Çanakkale Savaşları’ndan sonra hatıralarının bir bölümünde şöyle ifade ediyordu: “Bir gün, emir erimin vücudunun yarısını bir gülle parçası götürmüştü. Koştum, başını kucağıma aldım. Hiç de iyi değildi. Başını dikti, bir noktaya dalgın dalgın bakıyordu. Ben de onu teselli etmeye, kurtulacağını söylemeye çalışıyordum. O, gözlerini diktiği noktadan ayırmayarak: “Ben şehit oluyorum kumandanım. Bak işte Peygamberim beni çağırıyor!” dedi. İrkildim, onun gözlerini diktiği noktaya dikkatle baktım. Hiçbir şey göremedim. Tekrar ona döndüm, hayal mi görüyor diye gözlerine baktım. Hayır! Bu gözler hayal görmüyordu! Aslında Ben görmüyordum ama o Peygamberini görüyordu! Ve ruhu Peygamberine doğru uçtu gitti!”
Hızır Aleyhisselam’ın Mehmetçiğe Yardımıyla İlgili Anlatı
Toprağın Kurşuna Dönüşmesi (Efsane)
Yine Çanakkale Savaşı’nda söylentilere göre, çok darda kaldığı zaman bir asker, Allah’a yalvararak uykuya dalar. Rüyasında nur yüzlü bir zât, yani Hızır, bu askere, çok sıkıştığı bir anda yerden bir avuç toprak alıp üflemesini, içinden kurşun çıkacağını söyler. Bu rüyayı gören asker, çok darda kaldığı bir anda Hızır’ın değini yapar, yerden bir avuç toprak alıp üfler, bu toprak kurşun olur. Bu kurşunları alıp düşmana ateş eder, kurşunlar alev alır, karşısındaki askerleri öldürür.
Evliyaların Mehmetçiğe Yardımıyla İlgili Anlatı
Anzak Askerinin Savaştığı Manevi Askerler (Efsane)
Çanakkale Savaşı’nda Türklerin karşısında birçok kuvvet vardı. İngilizler, Anzaklar, Hindular, Afrikalılar… Anzaklardan birisi, savaş bittikten sonra ülkesine dönüyor. Fakat Türklerin bu mücadelesini hepsi saygıyla karşılıyor. Cumhuriyet kurulduktan sonra tekrar bizim ülkemize geliyor ve savaştığı askerlerin resimleri kendisine gösteriliyor. “İşte bu alayda bu askerlerle savaşmıştınız hatırlıyor musunuz?” deniyor. Bu Anzak askeri, “Ben bu kişilerle savaşmadım. Benim savaştığım ordu hem çok kalabalıktı, hem de bu ordudaki kişiler çok uzun boylu, çok iri yapılı kişilerdi. Hatta insan gibi bile değillerdi. Çok ruhanî varlıklardı. Biz bundan dolayı bu savaşı kazanamadık.” diyor.
Türk Milletinin Olağanüstü Hasletleriyle İlgili Anlatı
Oğlunu Cepheye Gönderen Ana Son (Anekdot)
Çanakkale Gazisi Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu Turgut Kaçmaz, babasının durumunu şöyle anlatır: Babası savaş esnasında 45 gün boyunca ayağından botunu çıkartmadığını fark ediyor. Botunu çıkarmak istiyor ama botun ayağına yapıştığını görüyorlar. Tedavisi için İstanbul’a naklediyorlar. Tabii ki annesi de bu olayı duyup geldiği zaman doktorlar ona durumu anlatıyor. “Bu yüzden mi savaştan geri kalacak? Bir an önce tedavisini yapın, Çanakkale’ye geri gönderin. Ben onu şehit olsun diye yetiştirdim.” diyor.
Mehmetçiğin Olağanüstü Hasletleriyle İlgili Anlatı
“Biz Allah İle Savaştık ve Yenildik!” (Anekdot)
Çanakkale Savaşları’nın fikir babası olan Churchill, bütün üstünlüğüne rağmen İngilizlerin Mehmetçik karşısında niçin mağlûp olduğu hususunda sorgulanırken, üzerine fazla gelindiği bir anda, çaresiz kalır ve şöyle der:
“Anlamıyor musunuz? Biz, Çanakkale’de Türklerle değil, Allah ile savaştık! Tabii ki yenildik...”
Bizim cephenin kumandanı olan Alman Liman von Sanders de, bu hususta şu hatırasını nakleder:
Teftiş sırasında Mehmetçiğe soruyorum:
“İyi savaşıyor musunuz?”
“Evet kumandanım!”
“Niçin savaşıyorsunuz?”
“Allah rızası için!”
Bütün Mehmetçiklerden hep aynı cevabı alan Alman General şu çok ilginç ve doğru yorumu yapar:
“Evlatları Allah rızası için çarpışan bir millet, ebediyen var olur!”
Silahını Teslim Etmeyen Şehit (Efsaneleşen Memoratlar)
Çanakkale Savaşları sonrası ölen askerleri defnetmekle görevli Türk askerleri, nehrin içinde şehit olan askerleri defnetmeye götürdüklerinde, bu şehit askerlerin ellerindeki silahları almaya çalışmışlar. Ancak vatanına sahip çıkan bu askerler, silahlarını ellerinden bırakmadıkları için silahlarıyla birlikte defnedilmişler.
Çanakkale Savaşı Şehitleriyle İlgili Anlatı
Çanakkale Şehitleri Kıbrıs Barış Harekâtı’nda (Efsaneleşen Memorat)
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda cephede olan bir asker, arkadaşına, sürekli; “Ben şehit olacağım.” der. Arkadaşı da, “Neden şehit olasın? Beraberce eve döneceğiz.” der. Buna rağmen asker, şehit olacağına dair bir mektup yazar ve öldüğünde annesine ulaştırmasını isteyerek mektubu arkadaşına verir. Asker, gerçekten de dediği gibi şehit olur. Savaş biter, arkadaşı da eve döner. Döndüğü zaman çantasındaki mektubu görür ve arkadaşının vasiyeti olduğundan, arkadaşının annesine mektubu ulaştırır. Arkadaşının yaşlı annesine durumu anlatır. Kadın da; “Benim oğlum Çanakkale’de şehit olmuştu zaten.” der.
Diğer Olağanüstü Hadiselerle İlgili Anlatı
Hamilton’un Rüyası (Anekdot)
İngiliz birliklerinin başkumandanı General Hamilton’un “Kâbus” diye bahsettiği bir rüyası vardır. Dillere destan, tarihte geçen birçok rüyalara da benzer. İngiliz Generali, Ağustos mağlûbiyetinden sonra ruhen sarsılmıştır. Bir aralık istifa etmeyi düşünür. Fakat emrindeki subayları değiştirmekle yetinir. Hatıralarının o kısmında şunları yazıyor: Şimdi, beraberce onun kaleminden okuyalım:
“…Dün gece korkunç bir rüya gördüm. Bu, rüyadan ziyade bir kâbus idi. Helles kıyılarında boğulmak üzere idim. Boğazımı demir kıskaç gibi sıkan bir el, beni suyun dibine doğru çekiyordu. Sular başıma yaklaşmak üzereydi. Uyandığım zaman ter içerisinde idim ve titriyordum. Çadırımda yabancı birisi varmış gibi bir his vardı içimde. Şimdiye kadar böyle korkunç bir rüya görmemiştim. Çanakkale’nin meş’um olduğu fikri kafamda yer etmeye başlamıştı. Saatlerce kurtulamadım bu histen. Sanki biz daha buralara gelmeden akıbetimiz kararlaştırılmıştı.”