Camiler Haftasında Kültür A.Ş.’den bir kitap daha: “İstanbul’un İncileri Sur Dışı Camileri”

Camiler Haftasında Kültür A.Ş.’den bir kitap daha: “İstanbul’un İncileri Sur Dışı Camileri”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., 13-19 Ekim tarihleri arasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle 172 sur dışı camisinin tanıtıldığı yeni bir kitap yayımladı. Araştırmacı-yazar Sudi Yenigün tarafından yayıma hazırlanan kitap, geçen yıl Kültür A.Ş. tarafından yayımlanan ve büyük ilgi gören Suriçi Camileri kitabından sonra serinin ikinci kitabı olarak okuyucuyla buluşuyor.

Eyüp Sultan Camii’inden Ortaköy Camii’ne İstanbul’un Manevi Mühürleri

Eyüp Sultan Camii’inden Ortaköy Camiine, Merkez Efendi Camii’inden Yahya Efendi Camii’ne kadar İstanbul’u İstanbul yapan tarihi 172 cami, “İstanbul’un İncileri Sur Dışı Camileri” adlı kitapta bir araya geldi. Kitap Eyüp’ten başlayarak Sarıyer’e uzanan yolculuğunda, camilerin güncel iç ve dış fotoğraflarının yanı sıra, tarihini ve mimarî yapısını da anlatıyor.

Camilerin Güncel Fotoğraflarıyla Kapsamlı Durum Tespiti

Kitapta, Eyüp’ten başlayarak sur dışı bölgesinin bütün mahalle ve sokaklarında bulunan camiler, bir gezi dizisi hâlinde okuyucunun dikkatine sunuluyor. Kitap, camilerin güncel iç ve dış fotoğraflarının yanı sıra, her bir caminin adresi ve yol tarifi, ne zaman, kim tarafından ve hangi mimara inşa ettirildiği, zaman içinde camilerde meydana gelen değişimler, sonradan yapılan tamiratlar ve camilerin günümüzdeki son durumu gibi bilgiler içeriyor. Kitabı önemli kılan bir başka özelliği ise sur dışında bulunan camilere ait bilgileri güncelleyerek kapsamlı bir durum tespiti içermesi.

Kitapta, sur dışında inşa edilen camilerin yüzyıllara göre dağılımlarıyla ilgili bilgilere de yer veriliyor. Kitaba göre, sur dışı bölgesinde en çok cami16. ve 17. yüzyıllar arasında inşa edilmiş. Kitap, her caminin ayrı bir özelliğini ele alıyor. Bunlardan Zeytinburnu ilçesinde bulunan Takkeci İbrahim Ağa Camii’nin hikâyesi oldukça dikkat çekici.

Takkeci İbrahim Ağa’yı Zengin Eden Rüya

Takkeci İbrahim Ağa Camii’nin hikayesi şöyle:

1500’lü yıllarda, İstanbul’da Topkapı surlarının dibinde küçük bir kulübede fakir bir takkeci yaşarmış. İbrahim Efendi ismiyle bilinen bu kişi, geçimini namaz takkeleri imal edip, bunları satarak temin edermiş. 

İbrahim Efendi, fakir olmasına rağmen gönlü zengin, takva sahibi bir zâtmış. En büyük arzusu, bir cami yaptırmakmış. Onun bu isteğini bilen arkadaşları, bazen ona takılırlarmış: “İbrahim Efendi, sen ekmeğini zor kazanıyorsun, camiyi neyle yaptıracaksın?” derlermiş. Fakat Takkeci İbrahim Efendi, hiçbir zaman ümidini kaybetmez, devamlı dua edermiş. Cami yaptırma sevdası yüreğinde kor gibi yanarmış...

Bir gün İbrahim Efendi, bir rüya görmüş. Rüyasında bir zât, İbrahim Efendiye, “Rızkın iki salkım üzümdedir, Bağdat’a git” demiş. Heyecanla uyanmış İbrahim Efendi. “Hayırdır inşallah!” demiş ama rüyasına bir manâ verememiş. Ertesi gün, sabah namazından önce aynı rüyayı, açık seçik bir şekilde yine görmüş. “Hayırdır inşallah!” demiş ve Bağdat’a gidip gitmeme konusunda tereddüde düşmüş. Aynı rüyayı üçüncü defa görünce, “Herhâlde bize yol göründü” demiş ve kimseye bir şey söylemeden, heybesine azığını koyup yollara düşmüş. 

Bağdat’a giden kervanlardan birine katılarak Bağdat’a varmış. Bir handan içeri girip masaya oturmuş ve kuru ekmeğini yemeye başlamış. Onun yavan ekmek yediğini gören hancı, haline acıdığı için, kapının önündeki asmadan iki salkım üzüm kopartıp İbrahim Efendi’ye vermiş. İbrahim Efendi, üzümleri yedikten sonra yola koyulmak için masadan kalkarken, hancı şaşkınlıkla “Dur bakalım Efendi! Nereden gelir, nereye gidersin? Bu telâşın nedir?” diye sormuş. İbrahim Efendi de, İstanbul’dan geldiğini söylemiş ve rüyasını hancıya anlatmış. “Rüyamda bir zât bana ‘Rızkın iki salkım üzümdedir. Bağdat’a git” dedi. Ben de geldim, rızkımı yedim ve geri dönüyorum” demiş.

Bunu üzerine hancı, “A adam, rüyada görülen iki salkım için İstanbul’dan Bağdat’a gelinir mi? Bana bir zât, rüyamda ‘İstanbul Topkapı’da Takkeci İbrahim Efendi adında biri var, onun kulübesinin ocağının altında gömülü iki küp altın var’ dedi. Ben iki küp altın için İstanbul’a gitmezken; sen iki salkım üzüm için Bağdat’a geliyorsun!” demiş.

İbrahim Efendi, rüyasının hikmetini anlamış ve hemen İstanbul’a dönerek ocağın altındaki altınları bulup çıkarmış.

İşte, Topkapı’daki “Takkeci İbrahim Ağa Camisi”nin, o altınlarla yaptırıldığı rivayet edilir...