20.Yılında Finans Ve Diplomasi Merkezi “ASTANA”
Kazakistan İstanbul Başkonsolosluğunun önderliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin ev sahipliğinde, Astana'nın Kazakistan'ın başkenti oluşunun 20. yılı kapsamında düzenlenen 20.Yılında Finans ve Diplomasi Merkezi Astana konulu konferans Topkapı Türk Dünyası’nda gerçekleştirildi.
Kazakistan İstanbul Başkonsolosluğunun önderliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin ev sahipliğinde, Astana'nın Kazakistan'ın başkenti oluşunun 20. yılı kapsamında düzenlenen 20.Yılında Finans ve Diplomasi Merkezi Astana konulu konferans Topkapı Türk Dünyası’nda gerçekleştirildi.
Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nın konferansın konuşmacısı olduğu programda, Kazakların geçmişten itibaren konar-göçer bir halk olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
"Kazaklar göçün son temsilcileridir, çünkü Türkler daha önce, yani Selçuklular ve Osmanlılar zamanında şehirleşmiştir. Kırgızlar ve Kazaklar bu geleneği devam ettirmiştir ve artık günümüzde de Kazakistan'da göç hadisesi kalmamıştır. Peki Kazaklar yerleşik hayatı öğrendi mi? İşte bunun en güzel örneği, Astana şehridir. Astana'da modern ve örnek bir şehir, çok kısa bir süre zarfında inşa edilmiştir. Bu durum ise hem Nazarbayev'in ileri görüşlülüğünü, hem de Kazakistan'ın zengin bir ülke olduğunu gösterir. Gelişmeler, dünyanın finans kaynağı ve maliyeti konusunda da bize Kazakistan'ın petrol, gaz, uranyum altın gibi zenginliklerinin ne derece olduğunun önemli ipuçlarını vermektedir. Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Astana'nın başkent olmasıyla ilgili bu zor kararı alırken Türkiye'yi örnek aldığını söylüyor. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk de Türkiye'nin başkenti İstanbul iken, başkenti Ankara olarak değiştirmiştir."
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in, başkenti, 20 sene önce Almatı'dan Akmola'ya taşıdığında herkesin hayret ederek kararı eleştirdiğini dile getiren Kara, "Bunun kötü bir karar olduğunu düşünenler de çok sayıdaydı, çünkü o zaman Akmola küçük bir şehir ve iklim olarak başkent olmaya uygun olmadığı düşünülüyordu. Nazarbayev, kış mevsiminde çok soğuk olan bu şehri başkent yaparak, ne kadar haklı olduğunu bize gösterdi ve Kazakistan sıfırdan bir kent inşa etti" ifadelerini kullandı
- "Yaklaşık 300 milyonluk Türk devletlerinin işbirliğinden rahatsızlık duyuyorlar”
Türk dünyasındaki işbirliği konusunda, Kazakistan'ın ön plana çıktığına işaret eden Kara, "Sovyetler Birliği çöktüğünde bağımsız Türk devletleri ortaya çıktı. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan gibi devletlerin varlığı, 'Türk Dünyası' kavramını ortaya çıkardı. Böylece gözler 'Türk Dünyası'na çevrildi. Eskiden tek Türkiye Cumhuriyeti vardı, şimdi 5 bağımsız devlet daha katıldı. Böylece dünyada, 'Türk Dünyası, muazzam bir birlik oluşturacak' şeklinde büyük bir görüş ortaya atıldı." diye konuştu.
Kara, Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, Türk dünyasında çok sevilen bir lider olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"O dönemlerde Turgut Özal, milliyetçiliğiyle bir akımı başlattı ve 30 Ekim 1993'te Türk Cumhuriyetleri ilk kez Ankara'da toplandı. İlk defa tüm bağımsız Türk devletleri bir araya geldi. Şuna dikkatinizi çekmek isterim, çok uzun yıllar süren bir ayrılık söz konusuydu ve bu kopukluk, soğuk savaş döneminin şartlarını da düşündüğümüz zaman bir tarafta sosyalist, diğer tarafta ise kapitalist ülkeler vardı ve bunlar çok uzun bir zaman birbirine düşman gözlerle baktı. Dolayısıyla Türk dünyasındaki işbirliği süreci hemen gerçekleşemedi." değerlendirmesinde bulundu.
Türk dünyasının birleşmesini istemeyen bazı ülkeler ve güçler olduğunu ve Türk Konseyi'nin kuruluşunun Nazarbayev'in 2009'da Nahçıvan Zirvesi'nde ortaya atmasıyla gerçekleştiğini aktaran Kara, "Türk dünyası birleşirse ne olur? Kendi yeraltı kaynaklarına sahip çıkar ve büyük güçlerin, bu ülkeleri sömürmesi zorlaşır. Dolayısıyla bazı ülkeler, Türk devletlerinin işbirliğini istemiyor. Bunlar dış problemler, bir de iç problemler var. İşte bu görüş farklılıkları, dünya görüşündeki farklılıklar sebebiyle ülkelerin bir araya gelmesini engelliyor. İşte bu süreç yaklaşık 2009-2010'lara kadar sürüyor. 18 yıl sonra ancak bir Türk birliğini kurabildik." dedi.
- "Günümüzdeki savaş, kültür savaşlarıdır"
Türk devletlerinin birlik olduğu zaman hızlı bir şekilde büyüyeceğini dile getiren Kara, "Türk dünyası birlik olduğu zaman hep birlikte Türk tarihinin tüm kültürel zenginliklerini daha geniş bir şekilde ortaya koyabilecektir. Bu açıdan Türk Akademisi, çok önemli bir misyon görecektir." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kara, şunları söyledi:
"Artık çağımızda silahlı savaş yok, günümüzdeki savaşlar kültür savaşlarıdır. Artık egemen devletler kendi kültürünü ve dilini diğer devletlere empoze etmeye çalışmaktadır, bunun mücadelesi verilmektedir. Çünkü bunu yaptıktan sonra ekonomik kaynaklarınızı çok rahat bir şekilde sömürebilecektir. Bu sebeple bizim, dil kültürümüze öncelikle sahip çıkmamız gerekmektedir. Buna sahip çıkamazsak önce ekonomimiz, ardından siyasi bağımsızlığımız tehlikeye girecektir. Dolayısıyla Türk Akademisi, stratejik bir kurumdur. Bu kurum, Türk tarihinin kültürünün araştırılmasına ve kültürün dünyaya tanıtılmasına büyük bir hizmet verecektir."
Kazakistan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Galymzhan Yerimbetov da konferansa gelen STK temsilcilerine, destekleri için teşekkür ederek, "Kazak-Türk ilişkileri günümüzde çok iyi bir durumdadır. Cumhurbaşkanlarımız Recep Tayyip Erdoğan ve Nursultan Nazarbayev senede 2-3 defa görüşüyorlar. Türkistan-İstanbul akraba şehir ve kültür konusunda akraba ülkeler olarak birbirlerine destek veriyorlar. Türk vatandaşları Türkistan'a gidip, Türkistan vatandaşları ise İstanbul'a gelip, gerçekleştirdikleri ziyaretler sayesinde aramızdaki kardeşlik bağları büyümeye devam ediyor. Bizler de bu yüksek amaçla çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
- "Kazakistan Türk dünyasında önemli rol oynuyor"
Anadolu Ajansı İstanbul Haberleri Editörü Hüseyin Altınalan da bir devletin barış sürecinde ara bulucu olmasının o devletin gücünü ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kazakistan, çok kısa sürede nüfuzunu, gücünü dünya siyasetinde hissettiren bir ülke olmuştur. Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin bozulmasının ardından Sayın Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi noktasında da çok etkisi olmuştur. Bunun dışında Kazakistan, bölgesinde gerçekten etkili bir güçtür. Etkili olması dolayısıyla pek çok şekilde, hem kültürel ve sanatçılar yönüyle hem de siyaset bakımından da üstüne çokça gelinebiliyor. Fakat Kazakistan'ın bütün bu olumsuzlukları bertaraf ettiğini ve Türk dünyasında önemli rol oynadığını düşünüyorum."