35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı törenle açıldı

35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ve aynı fuar bünyesinde düzenlenen 26. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen törenle ziyarete açıldı.
Açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Hüseyin Yayman, Federal Almanya Cumhuriyeti Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer, Fuarın onur yazarı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl Zeynioğlu ve TÜYAP Tüm Fuarcılık Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ile yayıncılar ve kitap okurları katıldı.
Bu yıl fuarın ana teması “Felsefe ve İnsan”, kitap fuarının onur konuğu Almanya, onur yazarı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, sanat fuarının onur sanatçısı ise Gülsüm Karamustafa olarak belirlendi.
Kavukçuoğlu: Ziyaretçi sayısı bakımından Avrupa’nın en büyük kitap fuarı
Açılış töreninde konuşan TÜYAP Tüm Fuarcılık Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, fuarın ziyaretçi ve katılımcı sayısının her yıl artarak 35. yılına ulaşmış olmasının övünç verici bir aşama olduğunu söyledi. Kavukçuoğlu, “İstanbul Kitap Fuarı, geçen yıl 550 bin ziyaretçiyi ağırladı, bu çatının altında. Eğer böyle değerlendirirsek, ziyaretçi sayısı açısından, İstanbul Kitap Fuarı, Avrupa’nın en büyük tüketici, yani okur fuarı. Bu da tabi ayrı bir övünç vesilesi bizler için” dedi.
Fuarın onur konuklarına, davetlerini kabul ettikleri için teşekkür eden Kavukçuoğlu, Türk-Alman kültürel buluşmalarının bundan sonra da artarak devam etmesi temennisinde bulundu.
Fuarda yaklaşık bin yazarın imza günü olduğunu belirten Kavukçuoğlu, “Tabii her şey dilediğimiz, istediğimiz gibi olmuyor; çünkü ülkemiz, özellikle 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra epey zor günler geçiriyor. Bu zor günleri yaşayanlardan bir bölümü de bu fuarın yıllarca olmazsa olmazları kabul ettiğimiz yazarlar, yayıncılar, gazeteciler. Dileriz, bu süreç mutlaka ve mutlaka başarılacaktır ve olumlu bir noktaya gelecektir. Biz de o arkadaşlarımızı, dostlarımızı yine aramızda görmekten mutlu olacağız. Bizim insanımıza güvenimiz tamdır. Bu millet, sokaklara taşarak o kanlı 15 Temmuz’u nasıl bedenlerini siper ederek (engellemeyi) başardılarsa, daha birçok başarılara mutlaka imza atacaktır. Dileğimiz budur.” diye konuştu.
Zeynioğlu: Düşünce özgürlüğüne yönelik baskılar, sadece darbecilerin işine yarar
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl Zeynioğlu, yaptığı konuşmada, çok üzücü olaylarla dolu bir yılı birlikte yaşadıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“15 Temmuz darbe girişimi sırasında 246 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Darbe girişimini önlemek için mücadele ederken ölen vatandaşlarımızın ve güvenlik güçlerinin ailelerine bir kere daha başsağlığı diliyor, yaralananlara geçmiş olsun dileklerimi tekrarlıyorum. Parlamenter sisteme ve demokrasiye yönelik bu darbe girişimine karşı verdikleri büyük ve onurlu mücadeleyi her zaman hatırlayacağız.
15 Temmuz gecesi yaşanan, parlamenter sisteme ve demokrasiye yönelik darbe girişimi ile başta demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerinin ve düşünce ve ifade özgürlüğünün yaşamın her alanında ne kadar gerekli olduğunu ve korunması gerektiğini, bir kez daha anladık. Bu darbe girişimi, bunu da kanıtlamıştır.
Birtakım uygulamaların, yayınlama özgürlüğü açısından son derece endişe verici olduğunu ifade eden Zeynioğlu, “Düşünce ve ifade özgürlüğüne, yayınlama ve haberleşme özgürlüğüne yönelik baskıların, sadece demokrasi düşmanlarının, darbecilerin işine yarayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz” dedi.
Fuarın onur yazarı olan Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi’nin, Türkiye’nin en büyük felsefecilerinden biri olduğunu belirten Zeynioğlu, “Bunun yanı sıra insan hakları ve felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarla, şu yaşadığımız günlerde bizleri aydınlatıyor, aydınlatacaktır. Kendisine, onur yazarlığını kabul ettiği için çok teşekkür ediyorum. Bizi onurlandırdılar. Yine sanat fuarımızın onur sanatçısı Gülsüm Karamustafa, çağdaş sanatın büyük ustalarındandır ve o da içinde yaşadığımız günleri yakından takib eder, eserlerine yansıtır. Sanat fuarı alanındaki sergisini gezmenizi diliyorum” dedi.
Türkiye-Almanya arasındaki yayıncılık ilişkisinin geçmişi
İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konuğunun Almanya olduğunu belirten Zeynioğlu, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
“Almanya, bildiğiniz gibi, dünyanın en büyük üçüncü yayıncılık endüstrisi(ne sahip). Almanya ve Osmanlı İmparatorluklarının siyasî ilişkileri, 18. yüzyılda elçilerin ziyaretleriyle başlamış, 19. yüzyılda Sultan 2. Abdülhamid döneminde de siyasî olarak resmî hâle getirilmiş. Türkçe’den Almanca’ya çevrilen ilk kitap, 1800 yılında “Lâtifî ve Çelebi’nin Şiirleri”, çevirmeni Thomas Chabert, Almanca’dan Türkçe’ye çevrilen ilk roman, 1881 tarihli, Rudolph Töpffer'in “Amcamın Kütüphanesi”. Çevirmeni, Mehmet Tahir. Bunları niye söylüyorum? Bu kadar uzun ve derin geçmişimiz olan bir ülke bu yıl bizi onurlandırıyor kitap fuarında. Onu belirtmek için…”
Zeynioğlu, konuşmasının devamında, 2015 yılında Türkiye’de 56 bin 414 çeşit yeni kitap yayınlandığını, bu yayınlar sayesinde de Türkiye’nin dünyada 10. sırada yer aldığını söyledi. Zeynioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlardan 7 bin 871’i yeni çeviri kitap. Yeni çıkan kitapların içinde çevirilerin oranı % 13,95. Almanca’dan çevrilen kitapların oranı da % 5,7. Almanca’dan Türkçe’ye geçen yıl 448 adet kitap çevrilmiş. 2005 yılından itibaren TEDA / Türk Edebiyatı’nın Dışa Açılımı programı ile 65 ülkeden 2 binin üzerinde kitap, Türkçe’den yabancı dillere çevrildi, 65 ülkede yayınlandı. Bunlardan da 250’si Almanca’ya yapılan çevirilerdir. Almanca, Türkçe’den en fazla çeviri yapılan ikinci dil olmuş. Bir kitap farkla, 251 kitapla Türkçe’den en fazla çeviri yapılan dil, Bulgarca oluyor. Umud ediyorum ki, bu Almanya’nın onur konukluğu, İstanbul Kitap Fuarı’ndaki, bu sayının kat be kat artmasını sağlayacaktır.
Türkiye’nin 2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarı’na onur konukluğunun çok olumlu etkileri olduğunu biliyorsunuz. Her yerde tekrar ediyoruz. Bu TEDA programına da hız veren unsurlardan biriydi. 2008 kitap fuarı onur konukluğumuz. Kuşkusuz Almanya’nın İstanbul Kitap Fuarı Onur konukluğu da benzer etkiyi yapacaktır. Başta Sayın Bakanımız olmak üzere, tüm Alman konuklarımıza bir kere daha hoş geldiniz diyorum.”
Bu yıl 35. yılına giren fuarın, 35 yıl önce çok karanlık günlerde, 12 Eylül darbesi ertesinde Türkiye’nin kültür hayatı için çok kuvvetli bir ışık olduğunu söyleyen Zeynioğlu, fuarın her geçen gün gelişip büyüyerek yayıncılık sektörünün buluşma noktası olmakla kalmayıp, yeni yayın sezonunun da başladığı yer hâline geldiğini, dünyanın en önemli kitap fuarları arasındaki yerini aldığını söyledi.
Zeynioğlu, fuarda emeği geçen herkese teşekkür ederek, yazarlara, okurlara ve yayıncılara hayırlı olması temennisinde bulundu.
Hızlan: Sanat fuarını ihmal etmeyin
TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, fuara katılan Alman konuklara teşekkür ettikten sonra, “Çünkü Almanya, benim de kitap anlayışımda önemli bir ülke. Hemen hemen 40 yıldır Frankfurt Kitap Fuarı’nı ziyaret ettiğim için, o fuarın, kitap sevgisinin yayılmasında başlatıcı ve ateşleyici bir yer olduğu kanısındayım” dedi.
Fuarın, bir otelin alt katında başlayıp, 35 yıl sonra bu günlere geldiğini hatırlatan Hızlan, fuarların kitaplara bir bütün olarak bakma ve yeni yazarlar tanıma imkânı sağlaması bakımından büyük önem taşıdığını ifade eden Hızlan, fuarda gerçekleştirilen imza günleri ve söyleşilerin de, okurun yazarı tanımasını sağladığını belirtti.
“Kitap fuarına yönelen kalabalık, ne yazık ki sanat fuarına yönelmez” diyen Doğan Hızlan, “Oysa buradaki sanat fuarı da çok önemli ve artık biliyoruz ki, dünyada türler, bu kadar birbirinden ayrı, bu kadar birbirinden bağımsız değil. disiplinler arası kültür, hepsini bir arada öğrenmemizi ve etkileşimi saptamamızı gerektiriyor.” diye konuştu.
Doğan Hızlan, konuşmasının ardından, 35 yıldır fuara katılan 4 yayınevine; Cumhuriyet Kitapları adına Göksel Çatalorman, Doğan Egmont Yayıncılık A.Ş. adına Gülgün Çarkoğlu, Sev Yayıncılık Redhouse adına Baha Sönmez, Yapı Kredi Yayınları adına Özgür Akın’a plaket takdim etti.
Prof. Dr. Kuçuradi: Yarını, felsefe ve insan hakları bilgisiyle oluşturmalıyız
Fuarın onur yazarı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, fuarın merkeze aldığı konunun ‘felsefe ve insan’ olmasının ve bunun da geçirmekte olduğumuz tarihsel döneme rastlamasının özel bir önem taşıdığını söyledi.
“Şu anda ülke olarak en büyük ihtiyacımız, olan bitenlere felsefî değer bilgisiyle ve insan hakları bilgisiyle bakmak ve o zaman gördüklerimize dayanarak yarını oluşturmaktır” diyen Prof. Kuçuradi, fuarda emeği olan herkese teşekkür etti.
Böhmer: Sizinle birlikte 15 Temmuz’un matemi içindeyiz
Federal Almanya Cumhuriyeti Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer, yaptığı konuşmada, Türkiye ile Almanya arasındaki kültürel bağların güçlendirilmesini istediklerini dile getirdi. Böhmer, “Almanya’dan bakınca, özellikle zor zamanlarda iletişim ve diyaloğun şart olduğunu söylemek istiyorum. Türkiye meclisiyle birlikte ve hem de toplumla birlikte olmamız gerekir ve özellikle kültürel bağlarımızı güçlendirmek istiyoruz. Çünkü Türkiye, gerçekten zor zamanlar yaşıyor. Türkiye’de pek çok insan endişeli ama Almanya’da da insanlar endişeli... Yakın zamanda darbe girişimi oldu. Geçen hafta Ankara’daydım ve TBMM’yi ziyaret ettim. Orada bombalanan yeri gördüm. Resimlerden, fotoğraflardan göründüğü gibi değil... İnsan kendisi görünce çok farklı… Darbeciler, demokrasinin kalbini hedef aldılar ve demokrasiyi savunan insanları hedef aldılar. Sizinle birlikte matem içindeyiz” diye konuştu.
Yayman: Fuarın, Avrupa’nın en büyük kitap fuarı olmasıyla iftihar ediyoruz
Son olarak kürsüye gelen Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Hüseyin Yayman ise, konuşmasının başında, fuarda emeği geçenlere isim isim sayarak teşekkür ettikten sonra, “İsimsiz kahramanlara şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. Yayman, “Ben, bu fuara öğrenciyken geldim, asistanken geldim, hoca oldum geldim, siyasete girdim geldim, şimdi bakan yardımcısı olarak geldim. Buraya gelmeden önce eşimle de konuştuk, gerçekten benim için çok heyecan verici bir an bu. Bir Anadolu’dan gelen hülyalı bir talebe olarak İstanbul’da, TÜYAP’ta fuarı gezerken hissettiklerim, düşündüklerim, bir de şimdi burada bu güzide toplulukla birlikte olmak, beni ziyadesiyle mutlu ediyor” diye konuştu.
Napolyon’un “Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu” sözünü hatırlatan Yayman, “İstanbul’a sanat çok yakışıyor, İstanbul’a kültür çok yakışıyor, İstanbul’a estetik çok yakışıyor; ama İstanbul’a en çok kitap yakışıyor ve gerçekten İstanbul, kitapla ayrı güzel, 35. İstanbul Kitap Fuarı ile ayrı güzel.” dedi.
Fuarın, Avrupa’nın en büyük kitap fuarı olmasıyla iftihar ettiklerini belirten Yayman, fuarın çok daha ileri bir noktaya gelmesi temennisinde bulundu.
Konuşmasında 15 Temmuz darbe teşebbüsüne de değinen Yayman, bu hain teşebbüse karşı Türkiye’nin özgürlüğü için, demokrasi için, bayrağımız için, milletimiz için, Türkiye için canlarını veren demokrasi şehitlerini saygıyla andığını söyledi. Yayman, “Allah, mekânlarını cennet eylesin. Gerçekten Türkiye, o kadar olağanüstü dönemlerden geçiyor ki, biliyorsunuz dün Derik’te kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk, terör örgütü tarafından, PKK tarafından şehit edildi. Değerli dostlar, o kadar zor zamandan geçiyoruz ki, ilk defa bir kaymakam şehit edildi. Gerçekten hepimizin birlik, beraberlik içinde dayanışma günüdür. Türkiye’nin bu gün en çok ihtiyaç duyduğu şey, 7 Ağustos’taki, Yenikapı’daki birlik ve beraberlik ruhudur. Hepimizin özenle bu ruhu korumamız lâzım.” diye konuştu.
Yayman, sözlerine şöyle devam etti:
‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler’
“Ben, aslında Goethe’nin dostuyum. Victor Hugo, çok iyi arkadaşımdır. Dostoyevski… Çok iyi tanışırız. Çok iyi sohbetlerimiz vardır. Çünkü ben, onların kitaplarını okuduğumda Petersburg’da Nevsky Caddesi’nde yürüdüğümü hissederim. Ben, Suç ve Ceza’yı okuduğumda, ben Goethe’yi okuduğumda, ben Hugo’yu okuduğumda Paris’te gezerim, Berlin’de gezerim, Almanya’da gezerim, Frankfurt’ta gezerim. Gerçekten kitap okumak özgürlüktür. Bizim nasıl ki insan olarak birtakım bedensel, ekmek gibi, su gibi ihtiyaçlarımız var, ruhumuzun da benzer bir ihtiyacı var. Okumak ve manevî (bakımdan) tatmin olmak. Bu anlamda kitaplar, gerçekten bizlerin, ruhumuzun özgür olmasını sağlayan çok önemli insanlık eserleridir. Sayın Böhmer’e çok teşekkür ediyoruz. Biraz önce arada da söyledim; Türkiye ile Almanya arasındaki ilişki o kadar ileridir ki, Alman futbol millî takımı yenildiğinde, sanki Türk millî takımı yenilmiş gibi, Türkler üzülürler. Almanya’da çok sayıda Türkiyeli yurttaşımız var ve gerçekten biz, Almanya ile Türkiye arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilmesini savunuyoruz. Biz, bakanlık olarak ve hükümet olarak kültür – sanat faaliyetlerinin siyasetin üstünde olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda yapılabilecek her türlü işbirliğine açık olduğumuzu ifade etmek isteriz. Mevlânâ’nın çok güzel bir sözü var. Sizler de çok iyi bilirsiniz; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler, kardeştirler’. Bir kere daha söyleyeyim: ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler, kardeştirler’. İşte, kitap okumak, kitaplar, bizi, aynı dili konuşmasak dahi, aynı duyguları paylaşmaya iten kültürel eserlerdir, sanatsal eserlerdir.”
30 şehre birer milyon kitaplı kütüphaneler kuracağız
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak 30 büyük şehire birer milyon kitabın olduğu anıtsal kütüphaneler yapmak istediklerini dile getiren Yayman, “İnşallah, bu konuda çok ciddi çabalarımız var” dedi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli millî kültürdür” sözüne atıfta bulunan Yayman, “Biz, kültürümüzü ne kadar büyütürsek, biz kültürümüzü ne kadar geliştirirsek, ulusal birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi de o kadar büyütürüz. Bizi bir araya getirecek ulusal gurur, ulusal onur, ancak kültür ve sanat alanında olacaktır” dedi.
TEDA, Türkiye’nin en önemli kültür projelerinden birisi
Konuşmasının sonunda Türk Edebiyatı’nın dışa açılım projesi, çeviri ve yayın destek programı TEDA hakkında da bilgiler veren Yayman, TEDA’nın, Türkiye’nin son yıllarda yürüttüğü en önemli kültür projelerinden birisi olduğunu vurguladı.
Yayman, şöyle konuştu:
10 yılda 2001 esere destek verdik
“Türkçe eserlerin yabancı dillere çevrilmesini teşvik etmek amacıyla 2005 yılında başlatılan bu program kapsamında, dikkatinize sunuyorum, 65 ülkede, 59 farklı dilde, 10 yılda 2001 esere bakanlığımız destek vermiştir ve 483 yazarımızın 1224 farklı eseri, çevrilmiştir. Program kapsamında 150 yazarımızın 250 eserinin Almancaya çevrilerek yayınlanması için çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çalışmaları yürüten Kütüphaneler Genel Müdürümüz Hamdi Turşucu’ya çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten, yayıncılık dünyasıyla bakanlığımız arasındaki ilişkilerin problemsiz bir şekilde yürümesi ya da ahenkli bir şekilde yürümesi konusunda gerçekten çok önemli emekler veriyor.
Öte yandan yine bakanlığımız, iki dilli edebî çeviri atölyeleri düzenlemektedir. Bu kapsamda, biri çocuk edebiyatına yönelik 9’u ise Türkçe’den Almanca, Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Lehçe ve Rusça, bu dillerden ise Türkçe’ye toplam 10 edebî çeviri atölyesi düzenlenmektedir.”
Dünya’da Türkiye’ye karşı her düzeyde (alanda) çok büyük bir ilgi olduğunu söyleyen Yayman, Türkiye’nin dünyada en çok televizyon dizisi satan ikinci ülke olduğunu, Türkiye’den 156 ülkeye dizi satıldığını kaydetti.
Yayman, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın işbirliği ile 2010 yılından bu yana Tarabya çeviri ödülleri verdiklerini belirterek, bu organizasyonda Türkiye’den Yunus Emre Enstitüsü ile Almanya’dan Goethe Enstitüsü’nün çalıştığını söyledi.
Yayıncılık sektöründe dünyada 11. sıradayız
Yayman, Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin 2014 yılı verilerine göre yayıncılık sektörünün toplam cirosunun 2,5 milyar Dolar, 2015 verilerine göre de Türkiye’nin dünya sıralamasında bir basamak yükselerek dünyanın en büyük 11. yayıncılık sektörüne sahip olduğunu kaydetti.
Türkiye’de kitap üretiminde 2015 yılı itibarıyla kişi başına 8 kitap düştüğünü belirten Yayman, bu oranı yükseltmeye çalışacaklarını belirtti.
Yayman’ın konuşmasının ardından protokol mensupları sahnede açılış kurdelesini keserek 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nı ziyarete açtılar.
Kültür A.Ş., ziyaretçilerini bekliyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., İstanbul Kitapçısı ve Hediyem İstanbul markası ile, 12-20 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan TÜYAP 35. Uluslararası Kitap Fuarı’nda yerini aldı.
Kültür A.Ş., kitap satış mağazaları markası “İstanbul Kitapçısı” ile bu yıl, 70’i çocuk 460 yayınını, fuar boyunca % 25 indirimli olarak kitapseverlerle buluşturacak. İstanbul Kitapçısı ve Hediyem İstanbul, ziyaretçilerini 2. Salon 2101 A ve 2402 A numaralı stantlarda ağırlayacak.